9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1787
Okunma

bilmem hiç yolunuz düşmüş müdür
gönlünüze şölendir güzelliği
tarihi çağırır sarar ruhunuzu
avlusuna adım attığınız beypazarıevleri
ne zaman kapısını aralasam birinin
Anadolu kokar mürül mürül burnuma
derinden ah çektirirler bana
içimi sızlatır yozlaştırılan değerlerim
süzülür giriveririm içine
artık orada ben, ben değilim
avluda oynayan çocuk olurum
kahkaha olur duvarlarda çınlarım
sonra yavaşça girerim ocak odasına
ana olur orada şefkat kokarım
kınalı parmaklarımla yoğururum ekmeğimi
pişirdiğim her aşa sevgi katarım
süzülürüm merdivenlerinden mahcup
açarım kapısını odamın usulca
duvak altı ürkek ceylan gözlerden
titreyen ellerle aşk yudumlarım
Geçiveririm bir diğer odaya
Otururum halı kaplı sedirine
Yarenle tatlı sohbete dalıp
Yudum yudum mis gibi hatır kokarım
bir odada ata olurum nur yüzlü
yüzümün her bir çizgisinde hayat
dinlerim seslerini huzurla evdekilerin
şükre açılan avuçla dua taşarım
saygı, sevgi, şefkat, edep ne varsa
sıra sıra dizilirler odaya
bir gariplik düşer yanan bağrıma
hüzün kaplar her bir hücremi sonra
tarihimi yudumlar Anadolu’m kokarım