3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1668
Okunma

Seni öylesine seviyorum diye haykıran dilim
Acaba gerçek manada, kalp ile ikrar edecek mi?
Dırahşan çehrene her dokunuşumda, zalim ellerim
Günahlardan sıyrılıp, nuruna gark edecek mi?
Kalabalık arasında, yalnızlığını düşünüp
Ağlamaklı yürekler, gerçekten sızlayacak mı?
Masumane, keskin bakışlarındaki hüzün
Beden ve ruhları eritmeye yetecek mi?
Sarılarak okşarcasına, öpüp koklanmandan
Güllerin rengi, acaba utancından solacak mı?
Güne merhaba diye başlayan, neşeli sözlerin
Kâinata, meydan okuyacak mı?
Gurur deryasında, karşılıksız taviz vermenden
Yıldız ve Ay, bir gün edebinden sönecek mi?
Yağmurlu gecelerde, gönül tepesinde ıslanmandan
Ateş, gelişinin heyecanından ısınacak mı?
Yaşına rağmen büyük işlerdeki maharetin
İnsanlığa ibret tablosu teşkil edecek mi?
Al kırmızı dudaklarından dökülen tannan sözlerini
Sevda bahçesi hayıflanmadan kabul edecek mi?
Okyanusun saf ve beyaz köpüklü dalgaları
Seni de alıp biletsiz cennete götürecek mi?
Rahmet bulutları üzerine okşarcasına kaplayıp
Sorgusuz sualsiz sırattan geçirecek mi?
Huzur saçan, neşeli umutlu gözlerinden
Yaşlar acaba bizim içinde akacak mı?
Semada kabul edilen duaya, açılan ellerinden
Aciz neferler için de, kapıları açacak mı?
Sere serpe dağılan zeytin saçların
Hataları da sonuçsuz süpürecek mi?
Haykırışlarının arasındaki o ince zerafet
Acaba içimizin derinliklerinde hissettirilecek mi?