0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
24
Okunma
Kaldırımlar ıslak...
Şimdi şehir susuyor,
ben seni daha net duyuyorum.
Kaldırımlar ıslak,
sanki az önce kalbim geçmiş buradan.
Bir sigara yanıyor gecede,
dumanı sana benziyor;
dağılıyor ama gitmiyor.
Ben seni
çok gürültülü sevdim aslında,
ama kimse duymadı.
İçimde büyüyen bu yangını
bir cümleyle söndürebilirdin,
söylemedin.
O günden sonra
sessizlikle konuşmayı öğrendim.
Bak,
insan bazı aşklara
sonradan geç kalır.
Ne zaman aklıma düşsen
takvimler kırılıyor.
Bir Aralık daha giriyor araya,
soğuk, inatçı, kapalı.
Ne seni çıkarabiliyorum içimden
ne de içimde sana yer açabiliyorum.
Ben sana
gitmeyi yakıştıramadım.
O yüzden kaldım.
Kalmak bazen
en ağır vedadır,
bunu kimse yazmadı
ama ben yaşadım.
Gözlerin vardı,
bir ülkeyi sürgün edebilecek kadar derin.
Bir bakışınla
beni kendimden aldın,
geri vermedin.
İnsan sevdiğine
biraz da kendini kaybetmek için bağlanırmış,
geç öğrendim.
Şimdi geceyi omuzluyorum,
üstüme tam gelmiyor.
Yıldızlar bile eksik
sen olmayınca.
Sokak lambaları sarı,
ben griyim.
Aşk böyle bir şey işte:
insanı renksiz bırakıp
en çok ona yakıştırıyor.
Eğer bir gün dönersen
beni olduğum yerde bulma.
Biraz eksilmiş,
biraz çoğalmış olacağım.
Çünkü senin yokluğun
benden bir ben daha yaptı;
suskun,
ama hâlâ sana bakan.
Ve bil ki
ben seni
unutmak için sevmedim.
Bazı aşklar vardır,
biter ama insanın içinde
konuşmaya devam eder.
Ben o cümlenin
son noktasını hiç koymadım.
Peki…
karanlığı derinleştiriyorum,
kelimeleri keskinleştiriyorum.
Bu şiir ışık istemiyor artık.
Geceyi içime gömdüm,
ses çıkarmasın diye.
Ama karanlık da sen gibi;
ne susuyor
ne de gidiyor.
Ben seni
unutmaya çalışanlardan değilim,
ben seni
unutamayanlardan oldum.
Bu bir tercih değil,
bu bir hüküm.
Şehir üstüme geliyor,
bütün sokaklar çıkmaz.
Adını anmamak için
dilimle kavga ediyorum.
Kaybediyorum.
Hep kaybediyorum.
Aşk dediğin şey
bazen bir adamı
kendi kalbinde müebbet yatırır.
Ben içeri girdim,
kapıyı sen kilitledin.
Bak,
insan en çok
sevdiği yerde çürür.
Ben oradayım.
Tam senin adının altında.
Gözlerin yok artık,
ama izi var.
Bıçak gibi.
Her hatırlayışta
aynı yerden kesiyor.
Kanamıyorum,
çünkü çoktan bittim.
Beni terk etmedin aslında,
beni eksilttin.
Gittiğin gün
kendimden biraz kaldı geriye,
onu da geceler aldı.
Dualarım tersine dönüyor,
ne istesem olmuyor.
Demek ki Tanrı bile
bu aşka inanmıyor artık.
Ama ben…
ben hâlâ seni savunuyorum.
Susuyorum,
çünkü konuşsam
her şey yıkılacak.
Bir adın var hâlâ içimde,
söylersem
ölürüm.
Ve bil:
ben seni
kaybettiğim gün
hayata karşı
bütün cümlelerimi geri çektim.
Şimdi sadece
yaşıyorum sanılıyor.
Aslında
cezamı çekiyorum.