1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
977
Okunma

Hüzn kokan gecenin isi sinmiş üstüne
Gözlerin buğulu sesin donuk
Tenin morarmış, ellerin titrek
Ne oluyor diyorum manasız bir bakış..
Ve ardından yere düşen bedenin
Tutuyorum seni kaldırıyorum
Dokunmak istiyorum ruhuna ama …
Ama sadece istemekle kalıyorum ruhun çoktan..
Sonra ortalığı kokunun en keskini en kötüsü sarıyor
Bu muydu Allah’ım o mis kokan vucud!
Dayanamıyorum gözlerimikapatıyorum.
Kendimden geçiyorum ve o an diliyorum ölmeyi..
Sala’n okunuyor sevdiğim…
Musallata taşı ve son’un yolcuğu artık senin için..
Beyazlar sana ne kadar da yakışmış
Ancak aldığımız gelinlikte bu kadar güzel olurdu!
Gelin mi oldun yoksa,kimin gelini?
Be vefasız hani benim olacaktın!...
Çok acayip dünya çook
Ne planlar yapmıştık
Yaza evlenip yuva kuracaktık
İstanbul’un en uzak semtinde
En büyük evin tutup
Bahçesinde kitap okuyacaktık
Çocuklarımızı bu bahçeye güvenle bırakacaktık
Olmayacaktı bahçemizde yalan dolan
Olmayacaktı haksızlık, Haksızlık!
Ah olmayacaktı ne haram ne sağlıksız bir şey
Olmayacaktı olmayacaktı birçoook şey olmayacaktı
Ama hepsi var SEN yoksun şimdi!
Yoklar var olup,var’ımı yok ettiler.
Sen olmayınca da olmasındı var,olmasındı yok
Kara gözlerinde kaybolduğummm
Sen olmayınca hiçbir şey’in manası kalmadı
Kelimeler boş, sözcükler gereksiz, sesler sadece cızırtı
Neyleyim ki o güzel kara gözlerine toprak dolduktan sonra
Kendimi, insanları, dünya’yı…
Gayrı lal olur konuşmaz dilim
Her şey bilinmeze gider
Ben’de burada biter.
Ezel kadar uzakta olsan
Ebed kadar yakınsın Leyla’m...