1
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
77
Okunma
KAYIP ÇOCUĞUN MİZANI
Geçip giden zamanın ardından bakıyorum;
içimdeki kız çocuğu hâlâ ağlıyor.
Kaybolan zamana ağıtlar yakıyorum;
umutsuzluğum yine zirvelerde.
Müezzin ezan okuyor uzaklarda;
secdeye kapanmış bedenim kadar sessiz.
Kıyamın gölgesinde titreşiyor yüreğim,
musalla taşında yıkanıyor bütün anılarım.
Günahlarım, hatalarım…
Her biri bir taş gibi omuzlarımda.
Ama içimde hâlâ bir ışık var;
kayıp bir çocuk gibi
masum ve kırılgan.
İflahı kesilmiş yaralarımla
her nefeste geçmişin izini taşıyorum.
Fermanın gölgesi düşüyor hayatın üstüne;
cehennem korkusu, yüreğimde ince bir sızı.
İflah olmamış ruhum
Mizan’da tartılıyor sanki.
Her ezan beni çağırıyor,
her kıyam hatırlatıyor;
cennet hayaliyle teselli bulurken
rüzgâr eski hatıraları savuruyor.
Ben, secdeye kapanmış bir kul gibi
umutsuzluğun zirvesinde hâlâ bekliyorum.
Geçip giden zamanın hesabını tutarken
her günahın, her sevabın
ağırlığını hissediyorum.
Kaybolan yıllarımın ardından
içimdeki o çocuk hâlâ ağlıyor.
Ama inanıyorum:
Bir gün o çocuk
yeniden gülümseyecek hayata.
5.0
100% (3)