1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
86
Okunma

Arkadaş yüreğin yanık kokuyor
Belli ki sevdanın narına yanmış
Sanki bir köşesi halâ kanıyor
Vefasız bir gülün harına yanmış
.
Sordum hikayeni bizim dostlardan
Haz etmez dediler istasyonlardan
Gidenin dönmemiş paslı raylardan
Kalbin bir trenin garına yanmış
.
Okumaya diye gitmiş buradan
Görüşmeden aylar geçmiş aradan
Mektup yazmışsa da birkaç oradan
Bağrın hasret denen fırına yanmış
.
Sonra mektup dahi göndermez olmuş
Ne telefon etmiş , ne kendi gelmiş
İçin bin bir şüphe vehimle dolmuş
Aklın olanların sırrına yanmış
.
Gelmezse ben ona giderim derken
Belki de gözünde tüterim derken
Başkasıyla gören olmuş gezerken
Erliğin ihanet arına yanmış
.
Gözünle görmeyi yeğlerdin amma
Dayanamam dedin bu derde gama
Dostların dese de değmezmiş yanma
Canın düşlediğin yarına yanmış
.
Kabullenmek zordu lakin mecburdun
Gülünü gurbette ele yoldurdun
Zengin birisiymiş sonradan duydun
Sevdan şu dünyanın varına yanmış
.
Gelmeden senesi dolmadan yılı
Eloğlu bıkınca ayırmış yolu
Seninki boşuna asmış okulu
Üç günlük saltanat kârına yanmış
.
Sılaya dönmeye tutmamış yüzü
Sır olmuş ortadan kaybolmuş izi
Her daim şuranda ince bir sızı
Küllenen bu aşkın koruna yanmış
.
Yıllar sonra gittiğinde o şehre
Yenisi eklenmiş çektiğin kahra
Meleği andıran o masum çehre
Makyajın alına , parına yanmış
Kahpe İstanbul’un barına yanmış
Halit Ercan
5.0
100% (1)