2
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
121
Okunma

Karşı balkonda bir serçe,
pırıltılı bir kafes içinde.
“Serçe, kafeste olmaz” demeyin...
Koymuşlar.
Kanatlarının şifası,
rüzgâra bile bir dulda bulmuşlar.
Kafesin pırıltısına vuruldu sanmışlar.
Ama neşesi yerinde...
Her uçan kuşa bir nağme,
her gördüğü dala bir ezgi.
Kafesinin her teline
öpücükler veriyor gün doğumunda.
Güneşi görünce — ne şakıyor, bir duysanız!
Yağmurda kanatlarını açıyor,
rüzgârını içine çekiyor.
Toprak kokusuyla karışık
yağmura şarkı yazıyor.
Bir gün...
o ağacın dalından,
yağmurun altından,
rüzgâra karşı uçmayı hayal ediyor.
Bu pırıltı bir gün geçer,
bu kafes elbet düşer.
Açılır kapı...
bu serçe gider.
Ben mi?
Kimim?
Karşı evde...bir serçe.
5.0
100% (2)