Dediler ki, cennet var, herkes istiyor,
Dedim, bu dünyada göremez miyiz?
Dediler ki, insan bazen tosluyor,
Sadaka verirsek giremez miyiz?

Dediler ki, hem zor hem de kolaymış,
Birisi aydınlık, biri karaymış,
Kurtaran da, batıran da paraymış,
Zekâtı verirsek giremez miyiz?

Bazen bir teselli, bazen gülüşmüş,
Bazen ustalıkla gönül alışmış,
Görürsün ki, yola bir çakıl düşmüş,
Kenara koyarsak giremez miyiz?

Günde okunurken beş vakit ezan,
“Allah’u ekber”le alırsak düzen,
Fakir fukaraya kaynatsak kazan,
Adil bölüşürsek giremez miyiz?

Karışmazsak huylu ya da huysuza,
Yaklaşmazsak tüylü ya da tüysüze,
Ses etmeden hırsız ya da arsıza,
Yan gelip yatarsak giremez miyiz?

Olur isek âlimlerden bir âlim,
Verirken sağ elim görmezse solum,
Sıkıntıda olursak aklıselim,
İyilik ederek giremez miyiz?

Kur’an’ın yolunu eylersek rehber,
İyilik yolunda olursak siper,
Kur’an da veriyor cennetten haber,
İbadet edersek giremez miyiz?

Bazen lâl olursak, bazen de bülbül,
Bazen durgunlaşsak, bazen olsak sel,
Arada köz olsak, arada da kül,
Huşuyla dönersek giremez miyiz?

Alirza’yım, içsek Hakk’tan bir bade,
Kavuşsak vuslata, ersek murada,
Gösterişten uzak yaşarsak sade,
Benliği silersek giremez miyiz?