0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
108
Okunma
Bir nefes ki bahşiştir Rahmân’dan,
Bir kalp ki atar Lütf-i Subhân’dan,
Her zerrede nûr, her demde yemin,
“Allah’a şükür” der âciz bir emin.
Ey nimetlerin Sahibi, ey Kerîm,
Sensin varlığa mana, yokluğa dirim.
Bir damla su bile senin ihsanındır,
Bir tebessüm bile kalbe sultanındır.
Gözümle seyrederim san’atını,
Kulağım işitir rahmetin nidasını.
Her nefes bir emanet, her an bir sınav,
Şükürle yoğrulur sabırla devam.
Kalbim bir secde, dilim bir dua,
Her nimet görünür “Elhamdülillâh”ta.
Bilirim ki şükür, yalnız söz değil,
İtaatin özü, kulluğun dilidir.
Ey Davud’un mirası “şükürle amel”,
Ne güzeldir minnetle eğilmek her hal.
Sabırla kardeştir bu kutlu hal,
Şükür eden bulur rahmetten istikbâl.
İbrâhim sûresinde ferman budur:
“Şükrederseniz artırırım” buyur.
Zira şükür edenin kalbinde nur,
Nankörün gönlünde zifir karanlık durur.
Hamd, zatına övgü; şükür, nimetine,
Her ikisi de giden yol Hak katına.
Hamd eder gönül, şükreder dil,
İtaatle süslenir kulluğun hilâli.
Ey insan, gör her anın ikramını,
Bir lokmada, bir nefeste rahmetini.
Nimetin değerini bil, nankör olma,
Rızaya er, kanaatle dolma.
Zira her “Allah’a şükür” bir duadır,
Gizli bir secde, görünmez bir bahardır.
Ve kim bilir, belki de cennet kapısı,
Bir “şükür” kelimesiyle açılır ansızın.
O an kalbim titrer, ruhum yumuşar,
Gözüm yaşarır, dilim susar.
Ve sessiz bir nida yankılanır içimde: