Bir kimseyi sahip olmadığı sıfatlarla övmek, onu kibarca yermek demektir. cemil sena
hacı gürbüz
hacı gürbüz

Yaz Yağmuru Gibi Yağdı da Geçti.

Yorum

Yaz Yağmuru Gibi Yağdı da Geçti.

( 2 kişi )

2

Yorum

8

Beğeni

5,0

Puan

160

Okunma

Yaz Yağmuru Gibi Yağdı da Geçti.

Yaz Yağmuru Gibi Yağdı Geçti

İlkokula giderken bir çantam vardı muşambadan dikilmiş kulpu ipten bir iki defter bir kaç kitap bir de usta kalemim vardı içinde, o muşamba çantam bir kayardı kışın karda anlatamam sizlere.

Bizim aradan inerdim, cevizlerin dibine, sabah saat sekizde, o dik cılga’ya aşağı ikizlerin kapıdan döner, doğruca okulun önüne kadar kayardım, çantadan ne varsa saçılırdı bazen yollara.

Gözlerim kapalı düşünüyorum da, ne çok kar yağardı o zamanda.

İlkokul bitince çobanlık başladı, döl çobanı, sonra davar çobanı derken mesleği bulmuştuk, dağ taş bizimdi artık, arkadaşlıklar, dostluklar kardeş gibi sımsıkı sıcacıkdı

Her şeyimizi paylaşırdık, elbette ilk başta da azığımızı bölüşür yerdik, tek derdimiz vardı, sürüyü doyurmak ve yârin hayalini kurmak, onu düşlemek ne dert ne tasa, ne geçim derdi vardı hayatımızda.

Gözlerim kapalı düşünüyorum da, çok mutluyduk biz o zamanda.

Kışın avareydi herkes, köyde samimi arkadaş grupları olurdu yollarda gezerdik, çeşmeye gelen kızları da, çaktırmadan gözlerle süzerdik.

Mal davar görme vakti dağılırdı herkes evine, koca köyde bitek televizyonu olan vardı, o da Ünüsler’di, aküyle çalışırdı tv her gece onların ev otuz kırk kişi olur, dolar taşardı o hoşgörüyü o eziyet o kalabalığı şimdi olsa asla kimse çekemez, birer bardak çay bile vermek karanlıkta ayakkabılarını çevirip lambayla merdivenlerden indirip, yolcu etmek bile yeterdi insanlara her gece, her gece.

Gözlerim kapalı düşünüyorum da, unutmak mümkün değil o güzel insanları.

O günleri göremedim ya, önceden odalar varmış kışın erkekler yaşlılar odalarda toplanır muhabbet edip kitap okurlarmış, tabi baş köşede Ebâ Müslim, Seyit Battal Gazi kitapları bir de ezbere bir duâzı’imam okuyamayanları koymazlarmış odaya.

Gözlerim kapalı düşünüyorum da, çok mutluymuşlar o zamanda.

Ben kahve kültüründe büyüdüm, biz de oldu bitti esnaftık, dört masalık bir kahvemiz, ve birde küçük bakkalımız vardı, bakkalda a dan z ye her şey vardı, sebze meyve hariç, kahvede gece lüküz yakardık, evlerde lamba, damda idare, çok lamba camı sattım, yedi numara on dört numara.

Kışa doğru köylüler elma istifine giderdi İzmit’e, on beş yirmi kişi, o zaman derlerdi ki, küçük Almanya oraya, bir onlarda olurdu peşin çay parası, o da belli bir zamana kadar, sonra çiz ha çiz ta ki kurban bayramına kadar, başka bir eğlence yok okey kağıt vur piştinin gözüne, kapı kar içeri dar, her şeyi yazardık veresiye, kara deftere.

Bayramda beş on kurbanı olurdu herkesin satar satmaz getirirler borçlarını kapatırlardı, borçlar kapanınca gözlerinin içi gülerdi âdeta insanların.

Gözlerim kapalı düşünüyorum da, dürüst namuslu gururlu ne güzel insanlardı.

Ben ailenin en küçüğüydüm, üç oğlan iki kız beş kardeştik, ne zenginlik gördük ne de fakirlik, soframızda ikinci bir yemeğimiz olmadı çoğu zaman, yediğimiz çay, çörek, çökelik.

Topraklar incitmesin Babamın ne bir tokatlını yedik, ne de ağzından bir küfür işittik, çok kızarsa en büyük küfrü köpoğlu köpekti hatırı sayılan, sevilen ipek böceği gibi çalışkan bir babaydı, dürüstlüğü çalışkanlığı ondan öğrendik.

Gözlerim kapalı düşünüyorum da, köyde biz mutlu bir aileydik.

O zamandan bu zamana nasıl geldik anlamadan hayat telaşesine kapılıp kırk yıl geçirdik, yirmi birinci yüz yıla geldik dayandık, köyde hayatımıza elektrik, TV telefon, internet bir bir geldi girdi doldu hayatımıza, evimize, biz dağıldık çalıştık herkesin evi oldu, arabası oldu, işi oldu, emekli bile olduk.

Ülkemize bin bir hastalık virüs baş gösterdi adını bile bilmediğimiz.

Gözlerim kapalı düşünüyorum da, biz bu hâle nasıl geldik.

Hayatımıza teknoloji girdi doludizgin, insanlar uzayda seyahatte, bazı ülkeler yapay zekanın peşinde, bizimse eski eskiye olan hasretimiz, eskiye olan özlemimiz, hastalığımız nüks etti, dincilik depreşti çıktı, eskiye rağbet olsaydı nur yağardı bit pazarına denilir ve olan oldu.

Koca ülkeyi referandumla tek bir adama verdik, Cumhuriyetten, Laiklikten, Haktan, Hukuktan, Adaletten çok eksildik, bölük bölük sen ben o olduk, insanlıktan eksildik, aileden üç can eksildik, sevdiklerimizden se yüzlerce can eksildik, yaz yağmuru gibi yağdı geçti.

Gözlerim kapalı düşünüyorum da, biz ne çok eksildik, biz ne çok eksildik.

H.G

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (2)

5.0

100% (2)

Yaz yağmuru gibi yağdı da geçti. Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Yaz yağmuru gibi yağdı da geçti. şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Yaz Yağmuru Gibi Yağdı da Geçti. şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Ebuzer Ozkan
Ebuzer Ozkan, @ebuzerozkan
3.10.2025 17:18:09
5 puan verdi
Yüreğinize ve kaleminize sağlık. Her zamanki gibi etkileyici ve derin bir şiirdi. Okurken duygulandım ve keyif aldım. Böyle güzel eserler okumak her zaman büyük bir zevk. Yüreğinize sağlık, saygılar, selamlar.
birincikadükşahıs
birincikadükşahıs, @birincikaduksahis
3.10.2025 12:49:40
Çok dolu, dopdulu...
Neresini ele alayım şaşırdım.

****
Mal davar görme vakti dağılırdı herkes evine, koca köyde bitek televizyonu olan vardı, o da Ünüsler’di, aküyle çalışırdı tv her gece onların ev otuz kırk kişi olur, dolar taşardı o hoşgörüyü o eziyet o kalabalığı şimdi olsa asla kimse çekemez, birer bardak çay bile vermek karanlıkta ayakkabılarını çevirip lambayla merdivenlerden indirip, yolcu etmek bile yeterdi insanlara her gece, her gece.***

Burası mesela çok değerli bir tespit.
Şimdi kapı komşusunu tanımıyor insanlar. Özellikle büyük şehirde...

Bizde de bilyalı arabalar olurdu. Evimizin olduğu sokak dik bayır. En yukarı çıkar çığlık çığlığa bağıra çağıra, kahkahalarla kayardık. Bir yerinde keskin viraj vardı ve arabalar da çok geçerdi. Şimdiki aklımla hayatta yapmazdım sanırım.

Hikayeyi okurken iç Anadolu'da falan zannettim köyünüzü. İzmit'e yakın demek ki. Vaktinde İzmit ikinci adresimdi. Millet bizim kasabaya tatile gelirdi, ben İzmit'e... Gündüz kuzenlerle İzmit kuyumcular çarşısındaydık, akşamları Karamürsel'de halamın oturduğu yazlık sitede... Manita çoktu tabi oralarda:)

Neyse...
Çok keyifle okudum, eskilere gittim.
Taa ki finale kadar.
Yazının büyüsü kaçtı, gerçekler oturdu yerine.
Ağır mı ağır...

Bugünler de geçecek... Neler kimler geçmedi ki...

Maziye yolculuk için teşekkür ederim.
Saygılar...

© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL