17
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1287
Okunma

Güz yağmuru damlasında yıkanmış ki güneş yine
Çiy tanelerinden yansıyan ışık vurdu gözlerime
Gecikmiş bir merhabayla çıktın karşıma bir gün
Tüm gülleri sana vermek istedim işte o gün
Tuttun yüreğimden sımsıcak nefesinle; heyhat
Çıkardın beni kör kuyulardan Yusuf’a inat
Kerem gibi bütün benliğimle teslim olmuşken sana
Korku duvarları örülmüş aklınla yüreğin arasına
Yine aklınla düşün lakin yüreğinle yaşa sen
Önemsenecek hiçbir şey yok bu dünyada bir bilsen
Her temiz şey sonunda kirleniyor yağmura rağmen
Her vedaya bir isyandır ayrılığa boyun eğmen
Çaresizliğin sesi ağlamak, gidenin bittiyse gönlünde aşkı
Saklanma, kabarmış endişelerin arkasına bitsin bu baskı
Ne zaman sana seslensem terliyorum heyecandan
Hala karanlık hücre oluyor ürkekliğin bir yandan
İkilemler içinde çırpınıp duruyor yüreğim biçare
Ve ben sıkıntıdayım kendi sesimi dinlemekten; ne çare
Yazdığım şiirler anlamsızlaşıyor, canım sıkılıyor
Herkesin sığdığı evler dev gibi karşıma dikiliyor
Kendimi aşk dilencisi sanıyorum kapındaki sancıyım
Ve lütfedip verdiğin her damla sevgiye duacıyım
Yüreğimde bitimsiz sevdanla pencerende nöbetteyim
Ne kadar sürecek bu bekleyiş bilinmez, önümüz kış
Fırtınalar başlayacak yağmur sonrası kar yağacak
Sinemde kor yanarken üşüyeceğim saçağında sürekli
O zaman açsan da pencereni bir anlamı yok
Aşktan değil merhametten bu davet yufka yürekli
04.11.2008/Samsun
İbrahim COŞAR