1
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
202
Okunma

Yorgun yıllarım
Gözlerimin pınarlarında kuruyan
binlerce yağmur damlası
Her biri bir veda,
her biri toprağa gömülen bir gül kokusu.
Ben ki gençliğimi
dağların yamaçlarında bıraktım,
tütün dumanına karışan umutlarımı
rüzgâra sattım.
Şimdi ellerimde,
yalnızca avuçlarımın boşluğu var.
Anamın ninnisi yarım kaldı,
beyaz tülbentinin kokusu
artık sadece rüyalarımda.
Babamın gölgesi
çoktan çekildi bu topraklardan;
düşerim,
kalkamam,
kendi omuzlarımda tutunurum ancak.
Yorgun yıllarım
Yosun tutmuş bir taş dibinde
Ismimi fısıldayan rüzgâr gibi,
beni benden alan sessizlik.
Ne ateş ısıtır beni,
ne güneş;
çünkü içimde koca bir kış var artık.
Gidenler dönmez,
kalanlar anlamaz,
ben de anlatmam zaten
Ağıdım uzun,
gecem bitmez,
sabahım doğmaz…
Ve bilirim,
giden yalnızca bedenim olmayacak,
bir parça daha susacak içimdeki sesler,
sonsuzlukta yankılanan bir hüzünle
kapanacak tüm kapılar ardımda…
S.K.
5.0
100% (3)