0
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
364
Okunma

Sakla içini,
Göz değmesin kalbinin kıvrımlarına.
Çünkü en derin yara,
En yakından açılır insana…
Bir sır gibi taşı yüreğini,
Suskun ama diri,
Yan ama görünme,
Tütme ama kokma,
Duman gibi dağılma...
Kimsenin iç âlemine basma,
Orası toprak değil,
Mayınlı bir hat belki…
Sevgi gibi durur ama
Bir adım sonra
Acı kusar içinden...
Kimseyi de iç âlemine çağırma,
Ne kadar seversen sev,
Bir adım sonrası
İhmal olur, kırgınlık olur,
Senin kutsal bildiğine
Onlar gündelik muamele yapar...
Bir kere açtın mı kapıyı,
İçeri giren sadece sevgi olmaz.
Merak girer, hüküm girer,
Bazen ihanete dönüşen yorumlar girer…
Bu yüzden
Tut yüreğini avucunda,
Yalnız sen bil, sen duy, sen ağla,
Ama göstermeden…
Sus, gülümse,
Dışarısı için “iyiyim” de...
Çünkü bu dünya
Dumanı görürse yangın zanneder,
Yanını gösterirsen eksik sayar,
İçini gösterirsen
Kırar da fark etmez bile…
Ey Yüreğim!
Sakın kalabalığa içini dökme,
Bir gün sel olur,
Boğar seni kendi açtığın sözlerle...
Ne hissedersen hisset,
Gizle.
Suskunluk da bir dildir;
Kalabalıklar bunu hiç öğrenemedi...
Yan kalbim,
İçinde volkanlar taşı,
Ama lavları akıtma.
Isın ama yakma,
Tut ama göstermeden…
Çünkü
En büyük yangınlar
En sessiz yerlerde çıkar.
Ve en diri kalanlar
Tütmeden yanmayı becerenlerdir...
Giz,
Değerdir.
Saklı olan,
Anlamını korur...
Sen,
Kalbini bir harita gibi açma kimseye.
Bir pusula gibi taşı,
Yolunu göster ama
Kendini ele verme…
Erol Kekeç/03.07.2025/Sancaktepe/İST