1
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
107
Okunma
Zaman
Kabuğuna çekilme akıp giderken zaman,
O, ne baharı bekler, ne de duyar yazları,
Son pişmanlık faydasız, duyulmaz olur aman!
Rüzgârın pençesinden kim kurtarır tozları?
Hep depreşip duruyor fırtınalı duygular,
Asla durup beklemez mahmur gözü uykular?
Maceraperest miyim, aman vermez kaygılar?
Nasıl eriteceğim sinemdeki buzları?
Yolumu takip eyle, silinmeden izlerim,
Nihayet bir beşerim, sonsuz olmaz gizlerim,
Her zaman koşmayacak, bak yaşlandı dizlerim,
Çoktan yetişeceksin, bir bıraksan nazları.
Uzaktan bakmak ile ne bağ olur ne bostan.
Kalbini incitmişsen medet bekleme dosttan,
Kini terk etmiyorsan zevk almaya bak yastan!
Çalacak usta mı var teli kopuk sazları?
Daldan düşen yaprağın halini izliyorum.
Perdeyi araladım yolunu gözlüyorum,
Yazımı getirecek baharı özlüyorum,
Tavukları adadım bulmak için kazları.
Amelini sorgula kadere darılmadan,
Geçilecek yollar var menzile varılmadan,
Tevekkül eksik olur sebebe sarılmadan,
Kimseyi doyurmadı bu dünyanın hazları.
Nefisin gözü doyumsuz, infak için yarın der,
Hoşoğlu, dert arama, insanın ömrünü yer,
Çark-ı felek böyledir fani gelir ve gider,
Zaman siler süpürür kayıp eder izleri.
Mustafa Hoşoğlu
5.0
100% (5)