0
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
235
Okunma
Bir yol gidiyorum.
Gözlerim dalıyor.
Uzun bir yol.
Mavi gök yüzü.
Dağlar yeşile boyanmış.
Sessiz bir burukluk içimde.
Solumda insanlar olduğunda
Neden sağ gözümden akar yaşlar.
Ovalar da binbir çiçek açmış kendin.
Kelebekler arılar bir başına kuşların kanat sesleri.
Koyunların kuzuların ineklerin buzağıların sesi.
Sessiz sedasız ırmaklar dan dağlar dan akan su sesi
Yol kenarındaki levhalarda kilometrelerce uzun yollar
Dünyanin hevesine büyüsüne kapılıp koşan insanlar
Bir kenarda taş duvarlarla örülmüş kapısı paslar içinde demir kapı.
Kimi taşlardan silinmiş adı kimi mermerler den
Yok mu bir Fatiha okuyan küçük büyük orta yaşlı
Üzerinde çiçekler dikenler bitmiş isimleri solmuş
Nesilleri kesilmiş üzerinde yürüyen ölmeyecek
Uzun kısa zayıf kötü iyi güzel çirkin
Kinden nefretle gözü görmeyen nefisler
Ne kadar uzun olsa da atmış bilemedim yetmiş
Bilemedim ne kadar yaşar uzun taşlı asfalt üzerindeki adımlar
Daha kaç saat kaç koça yıl saatler yokuş aşağı virajlı yollarda bilmen ama
Artık erişilmez bir dağın eteğinde bulutlar
Kar tanecikleri gibi beyazliyor saçlar dökülüyor ağızdan dişler
Gözlerim buğulu camlara bakar gibi bakıyor
Adımlar yavaşlıyor sırtımda kamburlasiyor
Ellerim titriyor sözlerim anlaşılmıyor mu artık
Artık yüksek seslere tahammülü kalmamış kulakların
Yalnızlık en güzel ilacım ciğerlerime çekiyorum
Gözlerim kapanıyor yolun sonu toprak yastığım taş toprak.
YALNIZLIKLAR_ŞAİRİ
05.06.2025
PERŞEMBE
14:29
5.0
100% (3)