1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
191
Okunma
Uzun bıyıklı adamlar çenesinden kulaklarına varan
Oturmuş yamaçlarda tam mutevekkil
Kaşlarí kalín ve çatık
Beklerler Nazo gelini boş yere
Boş yere beşi bir yerde diye getirdiler
Yediveren çiçekleri muhabbet óyküsüydü
Yemeklerini kıraçta yediler
Heybetli goruntuleri vardı
Anımsıyorum yıllar yıllar once
Yaylada tütün ayıklardık ince ince
Bir köyden bir metropole
Nasılda göçmüştük hele
Dağlarinda duman eksik olmazdı
Oturur anlatírdı Ninem
Ali ,Veli, Godal diye bir masalı
Hüzünle biten günün akşamları
Nice yıllardan, yollardan sonra
Nasılda yorulmuştum nasıl kederlenmiştim
Bir vakit Monte Carlo’da gezdim
Bir vakit İstanbul ,Fatih’te
Dilenmiştim, direnmiştim
Oturmuş ağlamıştım göçtüğümde yıldız kente
St. Antuan’dan çıkan Nasraniler ile
Helen orda mı diye merak etmiştim
Yıldızlar konuştu benimle o gece
Sonra hepsi sustu çekildiler kabuklarına
Şimdi artık belki muamma ,belki bilmece
Dağıldı umutlar İstanbul sokaklarına