13
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
983
Okunma
salkımsöğüt gibi durma dikilip
haydi gir suya
söndür teninde yaz güneşini
karların serinliğini duya duya
salıver saçını aksın
sana düşler kurayım
dalarcasına uykuya
sevda dolu bir ırmaksın
bu su beni nerelere götürür
alır seni taş üstüne yatırır
taşar sevda denizler de köpürür
yanar kumsal dalgaların durunca
kollarını aç, sal kendini
dalga dalga, kulaç kulaç
pembe düşler çiçeklensin
zakkumlar sevgine muhtaç
haziran’da ağustos mu düşlenir
neden gönlüm yanar iken ıslanır
çağlar sular, akan zaman süslenir
taşta çiçek açmalara durunca
bu suda o su var
içinde gül kokusu var
hangi suya baksam artık
aynasında seni sunar
kayıp giden zamandayız
çok kurdum sana kendimi
kaydın ellerimden
boşandırdın zembereğini
içimdir şimdi burkulan
durma öyle dikilip; kıyısında gölün
haydi gir suya salkımsöğüt
söndür ateşini gülün
yapma gönül, aldatma kendini
ne ağacı ne taşı, hangisi sahici
aynaları sevdiğinin farkında değil misin
aşkın yalan, gördüklerin zahiri
yıllar oldu; dönmedi sahibi kâlbinin
düşlerin gibi aynalarda gerçeğin
işte aklın sonuna geldik
bir gün çıldıracağın belliydi...
Şaban AKTAŞ
29.06.2003
(*)Yayınlanmıştır.Berfin Bahar / Eylül 2003
AGSS SERİSİ