16
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1260
Okunma
-İbrahim Levent anısına-
...
yolun sonunu görüyorduk hepimiz
ama bilmiyorduk, nereye gideceğimizi hiçbirimiz
o dağ senin bu dağ benim
Eyül’de yaprak gibi savurdu fırtına bizi
olacağı belli; ya düştük ya düşecektik
fakat bastıracaklar,bulacak vuracaklardı bir bir
and içmiştik bile bile
sevdamızı güle, tenimizi küle
sesimizi türkülere savurup her birimiz
ayrı koldan çığlık çığlık
bir nehre akarcasına akacaktık bilincine halkımızın...
dönmeyecektik inandığımız yoldan
ihanetin közünde pişirdik yüreğimizi
yüreğimizi yüreğimizle yedik biz
ya siz?!...
ölümü gördük ölmeden
acıyı gördük zulmeden
gonca bir gül bile dermeden
işkenceler gördük her hücreden
sevgiyi, onuru, bilinci ördük
daha o gün
kararan kaşınız,ağaran saçınız
gözünüz kulağınızdık biz sizin
öfkesiyle levendane
suskunluğuyla deli divane
sevinci bir hengâmede darmadağın
güzel yurdumuzun
güzel insanlarını seven insanlardık
canımızı hiçe saydık
ey ağalar ey paşalar
koruduğunuz bağ gözönünde budandı
’ Rüzgar eken fırtına biçti ’ yandı
fırtına sonrası
kasırga geldi çatınıza dayandı
uyanın beyler uyanın
sonu gelsin bu gafletin rüyânın
demokrasi cumhuriyet
tek kişilik uyku tulumu değil elbet
bakmayın ama kusura
işe yaramıyor elinizdeki pusula
anlamı yok gençliği hiçe saymanın
anlamı yok devrimlerden caymanın
yoksa Amerika’daki tayfun sizi de vurur
depremden daha beter
alır sizi göklerde savurur
nereye dönseniz, döndürseniz o sıra
altınızdaki maroken koltuğu
ensenizde Amerikan soluğu;
-her mahallede bir milyoner- diyordunuz
alın işte memleket Amerika oldu
çok ince fikirli şair bile
karıştırıyor Eylül ile Ağustos’u...
Eylül’de yaprak dökümünden
Ekim’le dikimine
batıyormuş memleket
çöküyomuş marmara kime ne
kimin umurunda
kime ne, kime ne, kime ne
nerede bu devlet
biriniz çıkıp söylesin hele!
Şaban AKTAŞ
27.09.1999