9
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
549
Okunma

SURİYE TARİHİ
Şanlı tarihime şöyle bir baktım
Osmanlı devrinde İl’di Suriye.
Asr-ı Saadet’e ağıtlar yaktım
Hazreti Ömer’i bildi Suriye.
Şâm-ı Şerif diye anılıyordu
Nehirden Bahire huzuru buldu
Medrese, tersane, işletme oldu
Emevî Devrinde doldu Suriye.
Eyyûbîden Hanedanlar ölmüştü
Bünyeye batıldan hain gelmişti
Çokça saldırıya maruz kalmıştı
Bir ara Moğol’un oldu Suriye.
Memlüklü Sultanı Moğol’u kovdu
Şam ceylandı sanki yumuşak avdı
Yavuz Selim harbi zaferle savdı
Osmanlı’da karar kıldı Suriye.
Evvel Cihan Harbi ne büyük tuzak
Toprak parçalandı kılındı uzak
İslâm dünyasına çekildi kızak
Ecnebî elinde soldu Suriye.
Emperyal çeteler hep karıştırdı
Nesi var, nesi yok, hep kırıştırdı
Sömürdükçe Şam’ı çok buruşturdu
Bir kısmı da zaten çöldü Suriye.
Bir tokat yemişti hikmet-i Hüdâ
Milyonlarca can’ı eyledi fedâ
Hilafetten kökten kalınca cüdâ
Baas’la kendini saldı Suriye.
Altmış sene kilit vardı dilinde
Hafız mı Beşşar mı katil elinde
Hiç yaprak açmadı gonca gülünde
Gözümün önünde öldü Suriye.
Türkiye’miz son bir çare görerek
Yüz binlerce şehit kanı vererek
Yarasını biraz, tuz’la sararak
Zulüm fıçısını deldi Suriye.
Türkmen dedi, katil düzen yıkılsın
Yıkılsın heykeli, defter yakılsın
Artık yeter, ileriye bakılsın
Azıcık tebessüm, güldü Suriye.
İnsanı mest edip el ovuşturan
Hanlarda hüccâcı çok kavuşturan
Halep Çarşısında göz kamaştıran
Saf ipekten yeşil şal’dı Suriye.
Farkı yoktu İstanbul’dan, Bolu’dan
Kum Çölü yumuşak ipek halıdan
Kutsal topraklara Anadolu’dan
Harem’e uzanan yol’du Suriye.
Murat Kahraman Murâdî
15.12.2024/İst.
(Bizim Eller)
5.0
100% (16)