Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
kazım Doğan
kazım Doğan

İŞKENCEDE ENGİN CEBER

Yorum

İŞKENCEDE ENGİN CEBER

28

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

2069

Okunma

İŞKENCEDE ENGİN CEBER

Yürüyüş Dergisini Dağıttığı İçin Tutuklanan ENGİN ÇEBER, Hapishanede Katledildi -Dergi dağıtanların sokak ortasında kurşunlandığı, hapishanelerde öldürüldüğü ülke Türkiye! -Polisin yarım bıraktığını Metris Hapishanesi tamamladı. -Yasal bir dergiye yapılanlara bakın: TOPLATILDI... KAPATILDI... İNTERNET SİTESİ KAPATILDI... DAĞITIMCILARI SOKAK ORTASINDA VURULUP FELÇ EDİLDİ... YETMEDİ; ÖLDÜRÜN BUYURDULAR, ÖLDÜRÜN; ENGİN ÇEBER KATLEDİLDİ! İstanbul Sarıyer’de Yürüyüş dergisinin tanıtımını yaparken gözaltına alınıp tutuklanan Engin Çeber, tutuklu bulunduğu Metris Hapishanesi’nde dövülerek KATLEDİLDİ. 28 Eylülde İstinye’de gözaltına alınan Engin Ceber, Cihan Gün, Aysu Baykal ve Özgür Karakaya’ya, hem İstinye Polis Merkezi’nde, hem de Sarıyer Emniyet Müdürlüğü’nde işkence yapıldı; ardından Metris Hapishanesi’ne gönderilen tutuklulara karşı baskı ve işkenceler burada da devam etti. Engin Ceber, Metris’te önce tek kişilik bir hücreye konuldu. Sabah akşam su dökülüp ıslatıldı. Tahta sopalarla dövüldü. Bayram günleri boyunca devam etti bu zulüm. AKP iktidarı, bayram gezmelerinde "Ramazan bayramını" kutlarken, AKP’nin polisi, gardiyanı, ellerindeki tutuklulara işkence yapıyordu. Engin Çeber, işkenceler sonucunda beyin kanaması geçirerek, kaldırıldığı hastanede 8 Ekim günü son nefesini verdi. Neydi Engin’in suçu? Ve hangi suç işkence yapılmasını "haklı" kılabilir? Buradan ilan ediyoruz: AKP İŞKENCECİ BİR İKTİDARDIR! İşkencede katledilenlerin tabutları ortadayken, AKP’nin işkenceciliğine başka kanıt gerekmez! Basın özgürlüğü konusundaki riyakarlığa son! Ülkemizin yasalarına göre, "basın özgürlüğü" var; fakat devrimci basına karşı, adeta kesintisiz bir şekilde toplatma, el koyma, yayın durdurma kararları çıkarılabilir. Ülkemizde basın özgürdür; fakat devrimci basın emekçileri kurşunlanabilir. İhtimallerden söz etmiyoruz; bunlar yaşadıklarımızdır. Hayali bir ülkeden de söz etmiyoruz; anlattığımız Türkiye’dir; ülkemizdir. ÜLKEMİZ olduğu için de; değişsin istiyoruz bu baskı, bu zulüm düzeni. Bunun için dergiler çıkarıyoruz, bunun için dernekler kuruyoruz, bunun için örgütleniyor, mücadele ediyoruz. Bu aşağılık düzenin sahipleri ise, düzenlerini yaşatmak için Engin Çeberler’i öldürüyorlar. Bir gazete dağıtımcısı katlediliyor; günlerce basın özgürlüğü diye ortalığı birbirine katan basın yayın organları, bu cinayetin haberini bile yapmıyorlar. "Basın özgürlüğü" sadece Aydın Doğan için, sadece AKP yalakası basın için mi var? Felç edilmiş Ferhat Gerçek’in mahkum edildiği tekerlekli sandalye ve dövülerek öldürülmüş Engin Çeber’in içine konulduğu tabut; ülkemizdeki basın özgürlüğünün resmidir. İşte bu tablo, AKP iktidarıyla Doğan Medya arasında sürdürülen "basın özgürlüğü" tartışmasının ne kadar riyakarca bir tartışma olduğunu gösteriyor. Engin Çeber’in katledilmesi, halktan yana, devrimci, ilerici basına saldırıdır. 7 Ekim 2007’de Yürüyüş Dergisi dağıtan Ferhat Gerçek sokak ortasında sırtından vurulmuştu, tam bir yıl sonra, Engin Çeber, dergi dağıtımından gözaltına alınıp 8 Ekim 2008’de katlediliyor. Devrimci basın, gerçekleri yazmakta, halka ulaştırmakta, halkın ve kavganın sesi olmakta kararlıdır. El koymalara, yayın durdurmalara rağmen gerçek yatağını bulup halka ulaşmaya devam ediyor. İşte buna tahammülsüzdür faşist polis ve iktidar. Binlerce devrimci derginin İstanbul’un yoksul gecekondularından İzmir’in, Ankara’nın gecekondularından Malatya’ya, Kars’a kadar yayılmasına tahammülsüzdürler. Dergi dağıtanlara karşı saldırganlığın altındaki ana sebeplerden biri budur. Kuşku yok ki, Engin Çeber’in katledilmesini sadece basın özgürlüğü sınırları içinde de göremeyiz. Sorun sadece basın özgürlüğü meselesi değil, bütün haklar ve özgürlükler üzerine bir meseledir. Bozuk düzende sağlam çark olmaz; Basın özgürlüğü konusundaki riyakarlık, gerçekte tüm haklar ve özgürlükler için geçerlidir. Böyle olduğu içindir ki, bizim mücadelemiz tüm hak ve özgürlükleri kapsayan bir mücadeledir. Bize karşı sistemli şekilde uygulanan terörün nedeni de budur. Engin Çeber’in katledilmesi, devrimci mücadeleye bir saldırıdır. Engin Çeber’in katledilmesi, tüm halka yöneltilmiş bir saldırı ve gözdağıdır. İşkencecilerin, katliamcıların adeta sınırsız işkence yapma, katletme özgürlüğünün olduğu bu ülkede, polis, asker hala yeni yetkiler istiyor. Daha ne yapacaksınız? Bu topraklardan bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm için mücadeleyi silmek istiyorlar. Ama bunu bugüne kadar başaramadılar, bundan sonra da başaramayacaklar. Ülkemizin dört bir yanındaki mezarlıklarda Engin Çeber gibi sayısız devrimci, ilerici, vatansever yatmaktadır. Mücadelemiz buna rağmen sürüyor ve sürecek. Engin Çeberler hep varolacak! ENGİN ÇEBER: Düzenin içinden gelmiş, arınıp devrimcileşmiş ve başka insanları düzenin bataklığından kurtarmak için mücadeleye atılmış bir emekçi! Engin Ceber, 5 Mayıs 1979, İstanbul Kadıköy doğumludur. Yani, polis ve hapishane gardiyanları tarafından dövülerek öldürüldüğünde 29 yaşındaydı Engin. Anadili Kürtçeydi, Ortaokul mezunuydu. Fabrikalarda işçilik, pazarlarda seyyar satıcılık, marangozluk.. hemen her türlü işte çalışan bir emekçiydi o. Bir arkadaşıyla birlikte 2001 yılında Küçükarmutlu’ya ölüm orucu direnişçilerini ziyarete gittiğinde tanıştı devrimcilerle. Ve daha o an verdi kararını. "Sempati duymama neden olan ölüm oruçları ve de böyle bir hayatla ilk kez karşılaşmış olmamdı." diyordu. Onun bu hayattan neden bu kadar etkilendiğini tam anlayabilmeniz için şunu da bilmelisiniz ki, öncesinde, evden kaçan, her türlü yoz kültürden etkilenmiş, esrar içen ve satan biridir Engin. Yakın arkadaşları da aynı durumdaki kişilerdir. Devrimcilik, işte oradan çekip almıştır Engin’i ve yozlaşmaya karşı mücadele eden, gerçeğin, adaletin namusun kavgasını veren bir dergiyi dağıtan biri haline getirmiştir. Bu ülkenin gençlerine kimin ne verebileceğini ve kimin gençliği nasıl görmek istediğini bu örneğe bakarak herkes görebilir. Düzenin yozlaştırdığı bir genç; o genç, devrimcilerle tanışıyor, kendini yeniden yaratıyor, onuruyla, gururuyla, adaletiyle, namusuyla, dürüstlüğüyle yaşayan yepyeni bir insan oluyor; ve işte tam o noktada devlet onu önce tutukluyor, sonra onunla yetinmeyip katlediyor. Devrimci olduktan sonra Gebze’de, çalıştığı başka yerlerde mücadeleye katkıda bulunmaya çalıştı. Bir süre Gebze Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği Başkanlığı yaptı. İlk olarak 2004’te polisin komploları sonucunda gözaltına alınıp tutuklandı. 3 ay tutuklu kaldı... 7 Aralık 2006’da yozlaşmaya karşı mücadele nedeniyle demokratik kurumlara karşı yapılan operasyonda gözaltına alınarak tekrar tutuklandı. Tutuklandıktan sonra F tiplerinin hücrelerine konuldu. Bu davadan 2 Eylül’de tahliye edilmişti. Tahliye edildikten sonraki sohbetlerinde "Bundan sonraki hayatımda kavgamızın içinde, örgütlülüğün ailemizin içinde olarak mücadele etmek istiyorum." diyordu. Halkına karşı yükümlülüklerini daha iyi yerine getirebilmek için "eksiklerimi mücadele ederek çözeceğim" diyordu. Onun kaygısı buyken, bir yerlerde onu ve onun gibileri nasıl sindireceklerinin planlarını yapıyorlardı. - Engin Çeber’in Katilleri Derhal Tutuklanmalıdır! - Engin Çeber’e işkence yapan polisler, Metris Hapishanesi müdürü, gardiyanları tutuklanmalıdır! - İstanbul Emniyet Müdürü, İstanbul Valisi görevden alınmalıdır! KİMSE, HİÇBİR İKTİDAR, YAPARIZ, YANIMIZA KAR KALIR DİYE DÜŞÜNMESİN. ENGİN ÇEBERLER’İ UNUTMAYACAK, MÜCADELEMİZDE YAŞATACAĞIZ! EMİNİZ Kİ, HALKA KARŞI İŞLENEN TÜM SUÇLARIN HESABI BİRGÜN VERİLECEKTİR!

İŞKENCEDE ENGİN CEBER

Bir ülke sevdalısı ,
Ülkesinin emperyalizme ve
Kapitalizmin acımasız çarkına kapılmaması için mücadele eden
Ve yasal bir dergiyi satarken göz altına alınan
Ve önce polislerce acımasızca dövülüp tutuklanan
Ve cezaevine konan
Cezaevine canıyla emanet edilen bir fidan ENGİN CEBER
Emanete hıyanet içinde olan
Ve bunu sürekli alışkanlık haline getiren faşist kalıntılar
Ve bir fidanın işkence aletlerinde korkunç sonu...
Cezaevine giren bir insanın cezasını çektikten sonra
Canlı bir şekilde dışarı çıkması gerekirken
Cenazesinin ailesine verilmesi çok korkunç
İnsanlık dışı bir olay
Ve Türkiye halen bu vatansever evladına duyarsız
Ve uyumada
İşkence insanlık suçu dediler,
Öyleyse işkence yapanlar insan değildir...
Nerede insan hakları,
Nerede insanlık,
Artık cezaları bu işkenceciler mi verecekler
Ve bu işkencelerin sonu hep ölümle mi bitecek.
Ve bu işkencecilere bir kısım insanlıktan nasibini almamış
Gruplar yine bu Ülke sizinle gurur duyuyor mu diyecek...
Hayır işkenceciler ve ona çanak tutanlar.
İnsanlık dışı işkenceleriniz bir gün
Düşüncesinde olduğunuz faşizm tarafından size de uygulanacaktır...
Bir turna havalandı gök yüzüne
Bir damla kan damladı toprağa
O damla toprağı sulayıp binlerce fidana can oldu
Sen ölmedin Engin,
Tıpkı Denizlerin, Hüseyinlerin, Yusufların
Ve Erdal Erenlerin ölmediği gibi
Bu ülke Bağımsızlık uğruna verdiğin mücadeleyi
Bir gün anlayacak
Ve seninle gurur duyacaklar,
Tıpkı benim duyduğum gibi
Toprağın bol,
Mekanın cennet olsun...

Kazım DOĞAN
15.10.2008

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 
İşkencede engin ceber Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz İşkencede engin ceber şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
İŞKENCEDE ENGİN CEBER şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
ASMEROZ-62(Gülşen Polat)
ASMEROZ-62(Gülşen Polat), @asmeroz-62-gulsenpolat-
17.10.2008 17:34:27
Şiirin Hikayesi

Yürüyüş Dergisini Dağıttığı İçin Tutuklanan ENGİN ÇEBER, Hapishanede Katledildi -Dergi dağıtanların sokak ortasında kurşunlandığı, hapishanelerde öldürüldüğü ülke Türkiye! -Polisin yarım bıraktığını Metris Hapishanesi tamamladı. -Yasal bir dergiye yapılanlara bakın: TOPLATILDI... KAPATILDI... İNTERNET SİTESİ KAPATILDI... DAĞITIMCILARI SOKAK ORTASINDA VURULUP FELÇ EDİLDİ... YETMEDİ; ÖLDÜRÜN BUYURDULAR, ÖLDÜRÜN; ENGİN ÇEBER KATLEDİLDİ! İstanbul Sarıyer'de Yürüyüş dergisinin tanıtımını yaparken gözaltına alınıp tutuklanan Engin Çeber, tutuklu bulunduğu Metris Hapishanesi'nde dövülerek KATLEDİLDİ. 28 Eylülde İstinye'de gözaltına alınan Engin Ceber, Cihan Gün, Aysu Baykal ve Özgür Karakaya'ya, hem İstinye Polis Merkezi'nde, hem de Sarıyer Emniyet Müdürlüğü'nde işkence yapıldı; ardından Metris Hapishanesi'ne gönderilen tutuklulara karşı baskı ve işkenceler burada da devam etti. Engin Ceber, Metris'te önce tek kişilik bir hücreye konuldu. Sabah akşam su dökülüp ıslatıldı. Tahta sopalarla dövüldü. Bayram günleri boyunca devam etti bu zulüm. AKP iktidarı, bayram gezmelerinde "Ramazan bayramını" kutlarken, AKP'nin polisi, gardiyanı, ellerindeki tutuklulara işkence yapıyordu. Engin Çeber, işkenceler sonucunda beyin kanaması geçirerek, kaldırıldığı hastanede 8 Ekim günü son nefesini verdi. Neydi Engin'in suçu? Ve hangi suç işkence yapılmasını "haklı" kılabilir? Buradan ilan ediyoruz: AKP İŞKENCECİ BİR İKTİDARDIR! İşkencede katledilenlerin tabutları ortadayken, AKP'nin işkenceciliğine başka kanıt gerekmez! Basın özgürlüğü konusundaki riyakarlığa son! Ülkemizin yasalarına göre, "basın özgürlüğü" var; fakat devrimci basına karşı, adeta kesintisiz bir şekilde toplatma, el koyma, yayın durdurma kararları çıkarılabilir. Ülkemizde basın özgürdür; fakat devrimci basın emekçileri kurşunlanabilir. İhtimallerden söz etmiyoruz; bunlar yaşadıklarımızdır. Hayali bir ülkeden de söz etmiyoruz; anlattığımız Türkiye'dir; ülkemizdir. ÜLKEMİZ olduğu için de; değişsin istiyoruz bu baskı, bu zulüm düzeni. Bunun için dergiler çıkarıyoruz, bunun için dernekler kuruyoruz, bunun için örgütleniyor, mücadele ediyoruz. Bu aşağılık düzenin sahipleri ise, düzenlerini yaşatmak için Engin Çeberler'i öldürüyorlar. Bir gazete dağıtımcısı katlediliyor; günlerce basın özgürlüğü diye ortalığı birbirine katan basın yayın organları, bu cinayetin haberini bile yapmıyorlar. "Basın özgürlüğü" sadece Aydın Doğan için, sadece AKP yalakası basın için mi var? Felç edilmiş Ferhat Gerçek'in mahkum edildiği tekerlekli sandalye ve dövülerek öldürülmüş Engin Çeber'in içine konulduğu tabut; ülkemizdeki basın özgürlüğünün resmidir. İşte bu tablo, AKP iktidarıyla Doğan Medya arasında sürdürülen "basın özgürlüğü" tartışmasının ne kadar riyakarca bir tartışma olduğunu gösteriyor. Engin Çeber'in katledilmesi, halktan yana, devrimci, ilerici basına saldırıdır. 7 Ekim 2007'de Yürüyüş Dergisi dağıtan Ferhat Gerçek sokak ortasında sırtından vurulmuştu, tam bir yıl sonra, Engin Çeber, dergi dağıtımından gözaltına alınıp 8 Ekim 2008'de katlediliyor. Devrimci basın, gerçekleri yazmakta, halka ulaştırmakta, halkın ve kavganın sesi olmakta kararlıdır. El koymalara, yayın durdurmalara rağmen gerçek yatağını bulup halka ulaşmaya devam ediyor. İşte buna tahammülsüzdür faşist polis ve iktidar. Binlerce devrimci derginin İstanbul'un yoksul gecekondularından İzmir'in, Ankara'nın gecekondularından Malatya'ya, Kars'a kadar yayılmasına tahammülsüzdürler. Dergi dağıtanlara karşı saldırganlığın altındaki ana sebeplerden biri budur. Kuşku yok ki, Engin Çeber'in katledilmesini sadece basın özgürlüğü sınırları içinde de göremeyiz. Sorun sadece basın özgürlüğü meselesi değil, bütün haklar ve özgürlükler üzerine bir meseledir. Bozuk düzende sağlam çark olmaz; Basın özgürlüğü konusundaki riyakarlık, gerçekte tüm haklar ve özgürlükler için geçerlidir. Böyle olduğu içindir ki, bizim mücadelemiz tüm hak ve özgürlükleri kapsayan bir mücadeledir. Bize karşı sistemli şekilde uygulanan terörün nedeni de budur. Engin Çeber'in katledilmesi, devrimci mücadeleye bir saldırıdır. Engin Çeber'in katledilmesi, tüm halka yöneltilmiş bir saldırı ve gözdağıdır. İşkencecilerin, katliamcıların adeta sınırsız işkence yapma, katletme özgürlüğünün olduğu bu ülkede, polis, asker hala yeni yetkiler istiyor. Daha ne yapacaksınız? Bu topraklardan bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm için mücadeleyi silmek istiyorlar. Ama bunu bugüne kadar başaramadılar, bundan sonra da başaramayacaklar. Ülkemizin dört bir yanındaki mezarlıklarda Engin Çeber gibi sayısız devrimci, ilerici, vatansever yatmaktadır. Mücadelemiz buna rağmen sürüyor ve sürecek. Engin Çeberler hep varolacak! ENGİN ÇEBER: Düzenin içinden gelmiş, arınıp devrimcileşmiş ve başka insanları düzenin bataklığından kurtarmak için mücadeleye atılmış bir emekçi! Engin Ceber, 5 Mayıs 1979, İstanbul Kadıköy doğumludur. Yani, polis ve hapishane gardiyanları tarafından dövülerek öldürüldüğünde 29 yaşındaydı Engin. Anadili Kürtçeydi, Ortaokul mezunuydu. Fabrikalarda işçilik, pazarlarda seyyar satıcılık, marangozluk.. hemen her türlü işte çalışan bir emekçiydi o. Bir arkadaşıyla birlikte 2001 yılında Küçükarmutlu'ya ölüm orucu direnişçilerini ziyarete gittiğinde tanıştı devrimcilerle. Ve daha o an verdi kararını. "Sempati duymama neden olan ölüm oruçları ve de böyle bir hayatla ilk kez karşılaşmış olmamdı." diyordu. Onun bu hayattan neden bu kadar etkilendiğini tam anlayabilmeniz için şunu da bilmelisiniz ki, öncesinde, evden kaçan, her türlü yoz kültürden etkilenmiş, esrar içen ve satan biridir Engin. Yakın arkadaşları da aynı durumdaki kişilerdir. Devrimcilik, işte oradan çekip almıştır Engin'i ve yozlaşmaya karşı mücadele eden, gerçeğin, adaletin namusun kavgasını veren bir dergiyi dağıtan biri haline getirmiştir. Bu ülkenin gençlerine kimin ne verebileceğini ve kimin gençliği nasıl görmek istediğini bu örneğe bakarak herkes görebilir. Düzenin yozlaştırdığı bir genç; o genç, devrimcilerle tanışıyor, kendini yeniden yaratıyor, onuruyla, gururuyla, adaletiyle, namusuyla, dürüstlüğüyle yaşayan yepyeni bir insan oluyor; ve işte tam o noktada devlet onu önce tutukluyor, sonra onunla yetinmeyip katlediyor. Devrimci olduktan sonra Gebze'de, çalıştığı başka yerlerde mücadeleye katkıda bulunmaya çalıştı. Bir süre Gebze Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği Başkanlığı yaptı. İlk olarak 2004'te polisin komploları sonucunda gözaltına alınıp tutuklandı. 3 ay tutuklu kaldı... 7 Aralık 2006'da yozlaşmaya karşı mücadele nedeniyle demokratik kurumlara karşı yapılan operasyonda gözaltına alınarak tekrar tutuklandı. Tutuklandıktan sonra F tiplerinin hücrelerine konuldu. Bu davadan 2 Eylül'de tahliye edilmişti. Tahliye edildikten sonraki sohbetlerinde "Bundan sonraki hayatımda kavgamızın içinde, örgütlülüğün ailemizin içinde olarak mücadele etmek istiyorum." diyordu. Halkına karşı yükümlülüklerini daha iyi yerine getirebilmek için "eksiklerimi mücadele ederek çözeceğim" diyordu. Onun kaygısı buyken, bir yerlerde onu ve onun gibileri nasıl sindireceklerinin planlarını yapıyorlardı. - Engin Çeber'in Katilleri Derhal Tutuklanmalıdır! - Engin Çeber'e işkence yapan polisler, Metris Hapishanesi müdürü, gardiyanları tutuklanmalıdır! - İstanbul Emniyet Müdürü, İstanbul Valisi görevden alınmalıdır! KİMSE, HİÇBİR İKTİDAR, YAPARIZ, YANIMIZA KAR KALIR DİYE DÜŞÜNMESİN. ENGİN ÇEBERLER'İ UNUTMAYACAK, MÜCADELEMİZDE YAŞATACAĞIZ! EMİNİZ Kİ, HALKA KARŞI İŞLENEN TÜM SUÇLARIN HESABI BİRGÜN VERİLECEKTİR!


--------------------------------------------------------------------------------



İŞKENCEDE ENGİN CEBER

Bir ülke sevdalısı ,
Ülkesinin emperyalizme ve
Kapitalizmin acımasız çarkına kapılmaması için mücadele eden
Ve yasal bir dergiyi satarken göz altına alınan
Ve önce polislerce acımasızca dövülüp tutuklanan
Ve cezaevine konan
Cezaevine canıyla emanet edilen bir fidan ENGİN CEBER
Emanete hıyanet içinde olan
Ve bunu sürekli alışkanlık haline getiren faşist kalıntılar
Ve bir fidanın işkence aletlerinde korkunç sonu...
Cezaevine giren bir insanın cezasını çektikten sonra
Canlı bir şekilde dışarı çıkması gerekirken
Cenazesinin ailesine verilmesi çok korkunç
İnsanlık dışı bir olay
Ve Türkiye halen bu vatansever evladına duyarsız
Ve uyumada
İşkence insanlık suçu dediler,
Öyleyse işkence yapanlar insan değildir...
Nerede insan hakları,
Nerede insanlık,
Artık cezaları bu işkenceciler mi verecekler
Ve bu işkencelerin sonu hep ölümle mi bitecek.
Ve bu işkencecilere bir kısım insanlıktan nasibini almamış
Gruplar yine bu Ülke sizinle gurur duyuyor mu diyecek...
Hayır işkenceciler ve ona çanak tutanlar.
İnsanlık dışı işkenceleriniz bir gün
Düşüncesinde olduğunuz faşizm tarafından size de uygulanacaktır...
Bir turna havalandı gök yüzüne
Bir damla kan damladı toprağa
O damla toprağı sulayıp binlerce fidana can oldu
Sen ölmedin Engin,
Tıpkı Denizlerin, Hüseyinlerin, Yusufların
Ve Erdal Erenlerin ölmediği gibi
Bu ülke Bağımsızlık uğruna verdiğin mücadeleyi
Bir gün anlayacak
Ve seninle gurur duyacaklar,
Tıpkı benim duyduğum gibi
Toprağın bol,
Mekanın cennet olsun...

Kazım DOĞAN
***************************************************
Kutlarım üstad yüreğinize sağlık, bu ülkede insanlar düşüncelerinden dolayı asıldı, inançlarından dolayı yakıldı bu utanç verici tablo ne zaman düzelecek belirsiz? insanları sokak ortasında tartaklayıp iskençede öldüren bu ülkenin polisine karşı devletin duyarsızlığı açık ve ortada bunun gibi binlercesi var medyadan gizlenen bu düzen böyle devam ederse bu ne ilk nede son olacak, yazık çok yazık..Duyarlı yüreğinizi öpüyor saygılar sunuyorum şiir yürekli can..

UMUT ve DOSTCA
fesih
fesih, @fesih
15.10.2008 23:30:43
Yürüyüş Dergisini Dağıttığı İçin Tutuklanan ENGİN ÇEBER, Hapishanede Katledildi -Dergi dağıtanların sokak ortasında kurşunlandığı, hapishanelerde öldürüldüğü ülke Türkiye! -Polisin yarım bıraktığını Metris Hapishanesi tamamladı. -Yasal bir dergiye yapılanlara bakın: TOPLATILDI... KAPATILDI... İNTERNET SİTESİ KAPATILDI... DAĞITIMCILARI SOKAK ORTASINDA VURULUP FELÇ EDİLDİ... YETMEDİ; ÖLDÜRÜN BUYURDULAR, ÖLDÜRÜN; ENGİN ÇEBER KATLEDİLDİ! İstanbul Sarıyer'de Yürüyüş dergisinin tanıtımını yaparken gözaltına alınıp tutuklanan Engin Çeber, tutuklu bulunduğu Metris Hapishanesi'nde dövülerek KATLEDİLDİ. 28 Eylülde İstinye'de gözaltına alınan Engin Ceber, Cihan Gün, Aysu Baykal ve Özgür Karakaya'ya, hem İstinye Polis Merkezi'nde, hem de Sarıyer Emniyet Müdürlüğü'nde işkence yapıldı; ardından Metris Hapishanesi'ne gönderilen tutuklulara karşı baskı ve işkenceler burada da devam etti. Engin Ceber, Metris'te önce tek kişilik bir hücreye konuldu. Sabah akşam su dökülüp ıslatıldı. Tahta sopalarla dövüldü. Bayram günleri boyunca devam etti bu zulüm. AKP iktidarı, bayram gezmelerinde "Ramazan bayramını" kutlarken, AKP'nin polisi, gardiyanı, ellerindeki tutuklulara işkence yapıyordu. Engin Çeber, işkenceler sonucunda beyin kanaması geçirerek, kaldırıldığı hastanede 8 Ekim günü son nefesini verdi. Neydi Engin'in suçu? Ve hangi suç işkence yapılmasını "haklı" kılabilir? Buradan ilan ediyoruz: AKP İŞKENCECİ BİR İKTİDARDIR! İşkencede katledilenlerin tabutları ortadayken, AKP'nin işkenceciliğine başka kanıt gerekmez! Basın özgürlüğü konusundaki riyakarlığa son! Ülkemizin yasalarına göre, "basın özgürlüğü" var; fakat devrimci basına karşı, adeta kesintisiz bir şekilde toplatma, el koyma, yayın durdurma kararları çıkarılabilir. Ülkemizde basın özgürdür; fakat devrimci basın emekçileri kurşunlanabilir. İhtimallerden söz etmiyoruz; bunlar yaşadıklarımızdır. Hayali bir ülkeden de söz etmiyoruz; anlattığımız Türkiye'dir; ülkemizdir. ÜLKEMİZ olduğu için de; değişsin istiyoruz bu baskı, bu zulüm düzeni. Bunun için dergiler çıkarıyoruz, bunun için dernekler kuruyoruz, bunun için örgütleniyor, mücadele ediyoruz. Bu aşağılık düzenin sahipleri ise, düzenlerini yaşatmak için Engin Çeberler'i öldürüyorlar. Bir gazete dağıtımcısı katlediliyor; günlerce basın özgürlüğü diye ortalığı birbirine katan basın yayın organları, bu cinayetin haberini bile yapmıyorlar. "Basın özgürlüğü" sadece Aydın Doğan için, sadece AKP yalakası basın için mi var? Felç edilmiş Ferhat Gerçek'in mahkum edildiği tekerlekli sandalye ve dövülerek öldürülmüş Engin Çeber'in içine konulduğu tabut; ülkemizdeki basın özgürlüğünün resmidir. İşte bu tablo, AKP iktidarıyla Doğan Medya arasında sürdürülen "basın özgürlüğü" tartışmasının ne kadar riyakarca bir tartışma olduğunu gösteriyor. Engin Çeber'in katledilmesi, halktan yana, devrimci, ilerici basına saldırıdır. 7 Ekim 2007'de Yürüyüş Dergisi dağıtan Ferhat Gerçek sokak ortasında sırtından vurulmuştu, tam bir yıl sonra, Engin Çeber, dergi dağıtımından gözaltına alınıp 8 Ekim 2008'de katlediliyor. Devrimci basın, gerçekleri yazmakta, halka ulaştırmakta, halkın ve kavganın sesi olmakta kararlıdır. El koymalara, yayın durdurmalara rağmen gerçek yatağını bulup halka ulaşmaya devam ediyor. İşte buna tahammülsüzdür faşist polis ve iktidar. Binlerce devrimci derginin İstanbul'un yoksul gecekondularından İzmir'in, Ankara'nın gecekondularından Malatya'ya, Kars'a kadar yayılmasına tahammülsüzdürler. Dergi dağıtanlara karşı saldırganlığın altındaki ana sebeplerden biri budur. Kuşku yok ki, Engin Çeber'in katledilmesini sadece basın özgürlüğü sınırları içinde de göremeyiz. Sorun sadece basın özgürlüğü meselesi değil, bütün haklar ve özgürlükler üzerine bir meseledir. Bozuk düzende sağlam çark olmaz; Basın özgürlüğü konusundaki riyakarlık, gerçekte tüm haklar ve özgürlükler için geçerlidir. Böyle olduğu içindir ki, bizim mücadelemiz tüm hak ve özgürlükleri kapsayan bir mücadeledir. Bize karşı sistemli şekilde uygulanan terörün nedeni de budur. Engin Çeber'in katledilmesi, devrimci mücadeleye bir saldırıdır. Engin Çeber'in katledilmesi, tüm halka yöneltilmiş bir saldırı ve gözdağıdır. İşkencecilerin, katliamcıların adeta sınırsız işkence yapma, katletme özgürlüğünün olduğu bu ülkede, polis, asker hala yeni yetkiler istiyor. Daha ne yapacaksınız? Bu topraklardan bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm için mücadeleyi silmek istiyorlar. Ama bunu bugüne kadar başaramadılar, bundan sonra da başaramayacaklar. Ülkemizin dört bir yanındaki mezarlıklarda Engin Çeber gibi sayısız devrimci, ilerici, vatansever yatmaktadır. Mücadelemiz buna rağmen sürüyor ve sürecek. Engin Çeberler hep varolacak! ENGİN ÇEBER: Düzenin içinden gelmiş, arınıp devrimcileşmiş ve başka insanları düzenin bataklığından kurtarmak için mücadeleye atılmış bir emekçi! Engin Ceber, 5 Mayıs 1979, İstanbul Kadıköy doğumludur. Yani, polis ve hapishane gardiyanları tarafından dövülerek öldürüldüğünde 29 yaşındaydı Engin. Anadili Kürtçeydi, Ortaokul mezunuydu. Fabrikalarda işçilik, pazarlarda seyyar satıcılık, marangozluk.. hemen her türlü işte çalışan bir emekçiydi o. Bir arkadaşıyla birlikte 2001 yılında Küçükarmutlu'ya ölüm orucu direnişçilerini ziyarete gittiğinde tanıştı devrimcilerle. Ve daha o an verdi kararını. "Sempati duymama neden olan ölüm oruçları ve de böyle bir hayatla ilk kez karşılaşmış olmamdı." diyordu. Onun bu hayattan neden bu kadar etkilendiğini tam anlayabilmeniz için şunu da bilmelisiniz ki, öncesinde, evden kaçan, her türlü yoz kültürden etkilenmiş, esrar içen ve satan biridir Engin. Yakın arkadaşları da aynı durumdaki kişilerdir. Devrimcilik, işte oradan çekip almıştır Engin'i ve yozlaşmaya karşı mücadele eden, gerçeğin, adaletin namusun kavgasını veren bir dergiyi dağıtan biri haline getirmiştir. Bu ülkenin gençlerine kimin ne verebileceğini ve kimin gençliği nasıl görmek istediğini bu örneğe bakarak herkes görebilir. Düzenin yozlaştırdığı bir genç; o genç, devrimcilerle tanışıyor, kendini yeniden yaratıyor, onuruyla, gururuyla, adaletiyle, namusuyla, dürüstlüğüyle yaşayan yepyeni bir insan oluyor; ve işte tam o noktada devlet onu önce tutukluyor, sonra onunla yetinmeyip katlediyor. Devrimci olduktan sonra Gebze'de, çalıştığı başka yerlerde mücadeleye katkıda bulunmaya çalıştı. Bir süre Gebze Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği Başkanlığı yaptı. İlk olarak 2004'te polisin komploları sonucunda gözaltına alınıp tutuklandı. 3 ay tutuklu kaldı... 7 Aralık 2006'da yozlaşmaya karşı mücadele nedeniyle demokratik kurumlara karşı yapılan operasyonda gözaltına alınarak tekrar tutuklandı. Tutuklandıktan sonra F tiplerinin hücrelerine konuldu. Bu davadan 2 Eylül'de tahliye edilmişti. Tahliye edildikten sonraki sohbetlerinde "Bundan sonraki hayatımda kavgamızın içinde, örgütlülüğün ailemizin içinde olarak mücadele etmek istiyorum." diyordu. Halkına karşı yükümlülüklerini daha iyi yerine getirebilmek için "eksiklerimi mücadele ederek çözeceğim" diyordu. Onun kaygısı buyken, bir yerlerde onu ve onun gibileri nasıl sindireceklerinin planlarını yapıyorlardı. - Engin Çeber'in Katilleri Derhal Tutuklanmalıdır! - Engin Çeber'e işkence yapan polisler, Metris Hapishanesi müdürü, gardiyanları tutuklanmalıdır! - İstanbul Emniyet Müdürü, İstanbul Valisi görevden alınmalıdır! KİMSE, HİÇBİR İKTİDAR, YAPARIZ, YANIMIZA KAR KALIR DİYE DÜŞÜNMESİN. ENGİN ÇEBERLER'İ UNUTMAYACAK, MÜCADELEMİZDE YAŞATACAĞIZ! EMİNİZ Kİ, HALKA KARŞI İŞLENEN TÜM SUÇLARIN HESABI BİRGÜN VERİLECEKTİR!

duyarlı aydınlık yüreğinizi kutluyorum..aydın duyarlığı açısından önemli..emeğiniz daim olsun,ihtiyacımızsınız hocam.saygılarımla.

Makberî  - Ahmet Akkoyun
Makberî - Ahmet Akkoyun, @makber-ahmetakkoyun
15.10.2008 23:29:38
haksızlık kimden gelirse gelsin haksızdır eğer sadır olan bir suç varsa yewri hakimin karşısıdır lakin can emanetini emin olarak bıraktıklarımızda emanete halel getirmemeli emin yer olmalı emniyet adı üstünde
selamlarımla
cebirin  defteri
cebirin defteri, @cebirindefteri
15.10.2008 22:59:50
Bunlar hep yapılırdı da duyulurduda suçlu olmaz kabullenen olmazdı. Kim olursa olsun insan olan işkenceyi haketmez sanırım.
İşAllah bu tür olaylar sondur.
gulayse48
gulayse48, @gulayse48
15.10.2008 21:49:14
yüreğiniz dert görmesin...saygılar....

gulayse48 tarafından 10/15/2008 9:51:41 PM zamanında düzenlenmiştir.
sokak şairi
sokak şairi, @sokaksairi34
15.10.2008 21:13:42
SAYGILARIMI SAYFANA BIRAKTIM
KAZIM
BİLİRSİN
BAKIŞ AÇIMI
SEVGİMLE
EMEGİNİ KUTLARIM
Şaban Aktaş (Homerotik)
Şaban Aktaş (Homerotik), @saban-aktas-homerotik
15.10.2008 20:49:36
İŞKENCEDE ENGİN CEBER
( Şiirin Hikayesini Görmek İçin Tıklayın )

Şiirin Hikayesi

Yürüyüş Dergisini Dağıttığı İçin Tutuklanan ENGİN ÇEBER, Hapishanede Katledildi -Dergi dağıtanların sokak ortasında kurşunlandığı, hapishanelerde öldürüldüğü ülke Türkiye! -Polisin yarım bıraktığını Metris Hapishanesi tamamladı. -Yasal bir dergiye yapılanlara bakın: TOPLATILDI... KAPATILDI... İNTERNET SİTESİ KAPATILDI... DAĞITIMCILARI SOKAK ORTASINDA VURULUP FELÇ EDİLDİ... YETMEDİ; ÖLDÜRÜN BUYURDULAR, ÖLDÜRÜN; ENGİN ÇEBER KATLEDİLDİ! İstanbul Sarıyer'de Yürüyüş dergisinin tanıtımını yaparken gözaltına alınıp tutuklanan Engin Çeber, tutuklu bulunduğu Metris Hapishanesi'nde dövülerek KATLEDİLDİ. 28 Eylülde İstinye'de gözaltına alınan Engin Ceber, Cihan Gün, Aysu Baykal ve Özgür Karakaya'ya, hem İstinye Polis Merkezi'nde, hem de Sarıyer Emniyet Müdürlüğü'nde işkence yapıldı; ardından Metris Hapishanesi'ne gönderilen tutuklulara karşı baskı ve işkenceler burada da devam etti. Engin Ceber, Metris'te önce tek kişilik bir hücreye konuldu. Sabah akşam su dökülüp ıslatıldı. Tahta sopalarla dövüldü. Bayram günleri boyunca devam etti bu zulüm. AKP iktidarı, bayram gezmelerinde "Ramazan bayramını" kutlarken, AKP'nin polisi, gardiyanı, ellerindeki tutuklulara işkence yapıyordu. Engin Çeber, işkenceler sonucunda beyin kanaması geçirerek, kaldırıldığı hastanede 8 Ekim günü son nefesini verdi. Neydi Engin'in suçu? Ve hangi suç işkence yapılmasını "haklı" kılabilir? Buradan ilan ediyoruz: AKP İŞKENCECİ BİR İKTİDARDIR! İşkencede katledilenlerin tabutları ortadayken, AKP'nin işkenceciliğine başka kanıt gerekmez! Basın özgürlüğü konusundaki riyakarlığa son! Ülkemizin yasalarına göre, "basın özgürlüğü" var; fakat devrimci basına karşı, adeta kesintisiz bir şekilde toplatma, el koyma, yayın durdurma kararları çıkarılabilir. Ülkemizde basın özgürdür; fakat devrimci basın emekçileri kurşunlanabilir. İhtimallerden söz etmiyoruz; bunlar yaşadıklarımızdır. Hayali bir ülkeden de söz etmiyoruz; anlattığımız Türkiye'dir; ülkemizdir. ÜLKEMİZ olduğu için de; değişsin istiyoruz bu baskı, bu zulüm düzeni. Bunun için dergiler çıkarıyoruz, bunun için dernekler kuruyoruz, bunun için örgütleniyor, mücadele ediyoruz. Bu aşağılık düzenin sahipleri ise, düzenlerini yaşatmak için Engin Çeberler'i öldürüyorlar. Bir gazete dağıtımcısı katlediliyor; günlerce basın özgürlüğü diye ortalığı birbirine katan basın yayın organları, bu cinayetin haberini bile yapmıyorlar. "Basın özgürlüğü" sadece Aydın Doğan için, sadece AKP yalakası basın için mi var? Felç edilmiş Ferhat Gerçek'in mahkum edildiği tekerlekli sandalye ve dövülerek öldürülmüş Engin Çeber'in içine konulduğu tabut; ülkemizdeki basın özgürlüğünün resmidir. İşte bu tablo, AKP iktidarıyla Doğan Medya arasında sürdürülen "basın özgürlüğü" tartışmasının ne kadar riyakarca bir tartışma olduğunu gösteriyor. Engin Çeber'in katledilmesi, halktan yana, devrimci, ilerici basına saldırıdır. 7 Ekim 2007'de Yürüyüş Dergisi dağıtan Ferhat Gerçek sokak ortasında sırtından vurulmuştu, tam bir yıl sonra, Engin Çeber, dergi dağıtımından gözaltına alınıp 8 Ekim 2008'de katlediliyor. Devrimci basın, gerçekleri yazmakta, halka ulaştırmakta, halkın ve kavganın sesi olmakta kararlıdır. El koymalara, yayın durdurmalara rağmen gerçek yatağını bulup halka ulaşmaya devam ediyor. İşte buna tahammülsüzdür faşist polis ve iktidar. Binlerce devrimci derginin İstanbul'un yoksul gecekondularından İzmir'in, Ankara'nın gecekondularından Malatya'ya, Kars'a kadar yayılmasına tahammülsüzdürler. Dergi dağıtanlara karşı saldırganlığın altındaki ana sebeplerden biri budur. Kuşku yok ki, Engin Çeber'in katledilmesini sadece basın özgürlüğü sınırları içinde de göremeyiz. Sorun sadece basın özgürlüğü meselesi değil, bütün haklar ve özgürlükler üzerine bir meseledir. Bozuk düzende sağlam çark olmaz; Basın özgürlüğü konusundaki riyakarlık, gerçekte tüm haklar ve özgürlükler için geçerlidir. Böyle olduğu içindir ki, bizim mücadelemiz tüm hak ve özgürlükleri kapsayan bir mücadeledir. Bize karşı sistemli şekilde uygulanan terörün nedeni de budur. Engin Çeber'in katledilmesi, devrimci mücadeleye bir saldırıdır. Engin Çeber'in katledilmesi, tüm halka yöneltilmiş bir saldırı ve gözdağıdır. İşkencecilerin, katliamcıların adeta sınırsız işkence yapma, katletme özgürlüğünün olduğu bu ülkede, polis, asker hala yeni yetkiler istiyor. Daha ne yapacaksınız? Bu topraklardan bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm için mücadeleyi silmek istiyorlar. Ama bunu bugüne kadar başaramadılar, bundan sonra da başaramayacaklar. Ülkemizin dört bir yanındaki mezarlıklarda Engin Çeber gibi sayısız devrimci, ilerici, vatansever yatmaktadır. Mücadelemiz buna rağmen sürüyor ve sürecek. Engin Çeberler hep varolacak! ENGİN ÇEBER: Düzenin içinden gelmiş, arınıp devrimcileşmiş ve başka insanları düzenin bataklığından kurtarmak için mücadeleye atılmış bir emekçi! Engin Ceber, 5 Mayıs 1979, İstanbul Kadıköy doğumludur. Yani, polis ve hapishane gardiyanları tarafından dövülerek öldürüldüğünde 29 yaşındaydı Engin. Anadili Kürtçeydi, Ortaokul mezunuydu. Fabrikalarda işçilik, pazarlarda seyyar satıcılık, marangozluk.. hemen her türlü işte çalışan bir emekçiydi o. Bir arkadaşıyla birlikte 2001 yılında Küçükarmutlu'ya ölüm orucu direnişçilerini ziyarete gittiğinde tanıştı devrimcilerle. Ve daha o an verdi kararını. "Sempati duymama neden olan ölüm oruçları ve de böyle bir hayatla ilk kez karşılaşmış olmamdı." diyordu. Onun bu hayattan neden bu kadar etkilendiğini tam anlayabilmeniz için şunu da bilmelisiniz ki, öncesinde, evden kaçan, her türlü yoz kültürden etkilenmiş, esrar içen ve satan biridir Engin. Yakın arkadaşları da aynı durumdaki kişilerdir. Devrimcilik, işte oradan çekip almıştır Engin'i ve yozlaşmaya karşı mücadele eden, gerçeğin, adaletin namusun kavgasını veren bir dergiyi dağıtan biri haline getirmiştir. Bu ülkenin gençlerine kimin ne verebileceğini ve kimin gençliği nasıl görmek istediğini bu örneğe bakarak herkes görebilir. Düzenin yozlaştırdığı bir genç; o genç, devrimcilerle tanışıyor, kendini yeniden yaratıyor, onuruyla, gururuyla, adaletiyle, namusuyla, dürüstlüğüyle yaşayan yepyeni bir insan oluyor; ve işte tam o noktada devlet onu önce tutukluyor, sonra onunla yetinmeyip katlediyor. Devrimci olduktan sonra Gebze'de, çalıştığı başka yerlerde mücadeleye katkıda bulunmaya çalıştı. Bir süre Gebze Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği Başkanlığı yaptı. İlk olarak 2004'te polisin komploları sonucunda gözaltına alınıp tutuklandı. 3 ay tutuklu kaldı... 7 Aralık 2006'da yozlaşmaya karşı mücadele nedeniyle demokratik kurumlara karşı yapılan operasyonda gözaltına alınarak tekrar tutuklandı. Tutuklandıktan sonra F tiplerinin hücrelerine konuldu. Bu davadan 2 Eylül'de tahliye edilmişti. Tahliye edildikten sonraki sohbetlerinde "Bundan sonraki hayatımda kavgamızın içinde, örgütlülüğün ailemizin içinde olarak mücadele etmek istiyorum." diyordu. Halkına karşı yükümlülüklerini daha iyi yerine getirebilmek için "eksiklerimi mücadele ederek çözeceğim" diyordu. Onun kaygısı buyken, bir yerlerde onu ve onun gibileri nasıl sindireceklerinin planlarını yapıyorlardı. - Engin Çeber'in Katilleri Derhal Tutuklanmalıdır! - Engin Çeber'e işkence yapan polisler, Metris Hapishanesi müdürü, gardiyanları tutuklanmalıdır! - İstanbul Emniyet Müdürü, İstanbul Valisi görevden alınmalıdır! KİMSE, HİÇBİR İKTİDAR, YAPARIZ, YANIMIZA KAR KALIR DİYE DÜŞÜNMESİN. ENGİN ÇEBERLER'İ UNUTMAYACAK, MÜCADELEMİZDE YAŞATACAĞIZ! EMİNİZ Kİ, HALKA KARŞI İŞLENEN TÜM SUÇLARIN HESABI BİRGÜN VERİLECEKTİR!


--------------------------------------------------------------------------------



İŞKENCEDE ENGİN CEBER

Bir ülke sevdalısı ,
Ülkesinin emperyalizme ve
Kapitalizmin acımasız çarkına kapılmaması için mücadele eden
Ve yasal bir dergiyi satarken göz altına alınan
Ve önce polislerce acımasızca dövülüp tutuklanan
Ve cezaevine konan
Cezaevine canıyla emanet edilen bir fidan ENGİN CEBER
Emanete hıyanet içinde olan
Ve bunu sürekli alışkanlık haline getiren faşist kalıntılar
Ve bir fidanın işkence aletlerinde korkunç sonu...
Cezaevine giren bir insanın cezasını çektikten sonra
Canlı bir şekilde dışarı çıkması gerekirken
Cenazesinin ailesine verilmesi çok korkunç
İnsanlık dışı bir olay
Ve Türkiye halen bu vatansever evladına duyarsız
Ve uyumada
İşkence insanlık suçu dediler,
Öyleyse işkence yapanlar insan değildir...
Nerede insan hakları,
Nerede insanlık,
Artık cezaları bu işkenceciler mi verecekler
Ve bu işkencelerin sonu hep ölümle mi bitecek.
Ve bu işkencecilere bir kısım insanlıktan nasibini almamış
Gruplar yine bu Ülke sizinle gurur duyuyor mu diyecek...
Hayır işkenceciler ve ona çanak tutanlar.
İnsanlık dışı işkenceleriniz bir gün
Düşüncesinde olduğunuz faşizm tarafından size de uygulanacaktır...
Bir turna havalandı gök yüzüne
Bir damla kan damladı toprağa
O damla toprağı sulayıp binlerce fidana can oldu
Sen ölmedin Engin,
Tıpkı Denizlerin, Hüseyinlerin, Yusufların
Ve Erdal Erenlerin ölmediği gibi
Bu ülke Bağımsızlık uğruna verdiğin mücadeleyi
Bir gün anlayacak
Ve seninle gurur duyacaklar,
Tıpkı benim duyduğum gibi
Toprağın bol,
Mekanın cennet olsun...

Kazım DOĞAN
15.10.2008

.......................................................................................................................................

YORUMSUZUM / HESAPLAR İNCEDEN İNCE ...
BAKALIM NE YAPACAKSINIZ SAVCI BEYLER YARGIÇLAR; BİR GÜN SIRA SİZE GELİNCE...
halilumut
halilumut, @halilumut
15.10.2008 18:05:07
Kapitalizm ,bir gece de bir tuşla milyar dolarların yerini değiştiriyorsa...!Ve bu sömürünün devamını sağlamak için her ülkeyi askerle işgal etmesine gerek kalmaksızın,paranın paylaşımın da kendi işbirlikçilerini oluşturur..
emek ve ulusal özgürlük bu sistemleşmiş sömürü çarkının dişlileri arasında un ufak olmuştur..Her ne kadar ulusal bütünlüğüne karşı bu devrimciler denilsede emperyalizmin işbirlikçileri tarafından...Bu onursuzluğun ve gerçeği özümseyememenin ifadesidir..Paranın dini,milliyeti yoktur diyen bir başbakan olusa ..
Sermaye kendi hakimiyetini idame ettirmek için ,o toplumun tüm değerlerini tornistan eder..

Bir gün sömürüye alet olan bu işkenceciler,kalleş ,çok yüzlü vahşi kapitalizm tarafından kullanılıp atılacaktır.Yeni işbirlikçillerini oluşturduğun da..Bu vicdanlardaki ağırlık ve bağımsızlığın ve özgürlüğün bittiği yerde vakit çok geç olacak..

Çok teşekkür ediyorum ..Bu duyarlı yüreğe...........
HakanKurtaran
HakanKurtaran, @hakankurtaran
15.10.2008 17:11:35
Yıllardan beri bilinirdi Siyasi mahkumların işkencelerden geçtiği.Ne siyeset ne Bakanlık duymazdı .
Ama şimdi bir ilk yaşandı ..
Duyarlı yüreğinize kutlarım Değerli Üstadım .
İlhami ERDOĞAN/Ozan İlo
İlhami ERDOĞAN/Ozan İlo, @ilhami-erdogan-ozan-ilo
15.10.2008 16:35:06
Zulüm kim ve ne taraftan gelirse gelsin zulümdür.
Zalimler için yaşasın cehennem.
Muhabbetle.
ferhan
ferhan, @ferhan
15.10.2008 16:12:39
Yüreğine sağlık,gerçek demokrasi!Ama malesef insan çoğu kez işine geldiğinde demokrasi savunuculuğuna soyunur,ama hukuk ihlali kendi tarafından değil başka tarafta olursa,ses çıkarmaz,seyredir.bu da kişiye göre demokrasi tam ülkemize uygun,hangi taraftan gelirse gelsin insan hakları ihlali toplumsal bir tepkiye dönüşmediği müddetçe alacağımız çok yol ve katledilen hukuk ve insanlık değerlerimizi göreceğiz,sözde değil özde demokrasi ve insan haklarının yeşermesi umuduyla...Peygamber Efendimiz asırlar öncesinden "bir kişiyi haksız yere öldüren bütün insanları öldürmüş gibi günaha girer."demiştir.saygılarımla...
romantik63
romantik63, @romantik63
15.10.2008 15:50:12
bunu yapanların elbet cezası Allah katında verilecektir üstadım
gönülden kutluyorum kaleminizi saygımla
Gule
Gule, @gule
15.10.2008 15:18:26
CAN ABİM SELAM...demokratik bir ülkeden bahsedilir...insan haklarından...düşünce özgürlüğünden...yani kime anlatıyorlar bu masalları...çok iyi biliyoruz binlerce insanın işkencelerde öldürüldüğünü, katledildiğini...hunharca...insanlık dışı ve acımasızca...neydi peki suçları...kendilerine has düşünceleri olduğu için...baştakilerin düşüncelerine ve politikalarına ters düşen düşünceleri olduğu için...ya nerde var böyle birşey..?...bir insan karşı görüşü savunuyor diye, dergi basıyor diye, halkı uyandırmaya ve bilinçlendirmeye çalışıyor diye içeri atılır, türlü türlü işkencelerden sonra canına kıyılır mı...?...bu nasıl bir düşünce özgürlüğü..?...bu nasıl bir politika böyle..?...nerde insan hakları..?...bir cana ya da bin cana kıyarlar ama hür ve özgür düşüncelere pranga vurulmaz ya da katledemezler...dalga dalga olur daha da çoğalırlar...ya inan ki yeterli kelimeleri bulamıyorum...bu nasıl bir zihniyet...?...bu nasıl bir vahşet...?...şiddetle kınıyorum...Seni de hem duyarlı güzel yüreğini hem de gerçekçi harika kalemini ayakta alkışlıyorum
...................s e v g i l e r i m l e.......................

Yaralım tarafından 10/21/2008 7:06:25 PM zamanında düzenlenmiştir.
rıfati
rıfati, @rifati
15.10.2008 15:11:50
Sen ölmedin Engin,
Tıpkı Denizlerin, Hüseyinlerin, Yusufların
Ve Erdal Erenlerin ölmediği gibi
Bu ülke Bağımsızlık uğruna verdiğin mücadeleyi
Bir gün anlayacak
Ve seninle gurur duyacaklar,
Tıpkı benim duyduğum gibi
Toprağın bol,
Mekanın cennet olsun...

şiir ve şiirimin hikayesi kısmında yazılanlar şiire yazılan, yazılması gereken veya yazılacak olan tüm yorumları da içeriyor....

çok özel ve güzel bir şiir....

şairin duygu ve düşüncelerinine katılmamak mümkün mü?


Tebrikler cesur yürek,tebrikler cesur kalem....
fertom
fertom, @fertom
15.10.2008 15:09:24
Ne yazık ki Engin Ceber ne ilk ne de son ...
Çok politik olacak o yüzden sustum...
Kaldı ki artık yazmalar da yetersiz.
Duyarlı yüreğe tebrikler.

fertom tarafından 10/15/2008 3:10:46 PM zamanında düzenlenmiştir.
cemrece
cemrece, @cemrece
15.10.2008 13:42:30
Emeğine yüreğine sağlık, duyarlı arkadaş...

Dile getirdiğin olay toplumsal yaramız ve kaşıyıp duruyorlar...bir gün doğrular görülecek ve yüzlerdeki maskeler düşecek inşallah...

Güneş o gün daha güzel doğacak aydınlık olacak yarınlarımızda...

Sevgi ve selâmlarımla...
Taskin Uzel
Taskin Uzel, @taskinuzel
15.10.2008 12:58:05
Bu kacinci Engin CEBER, bu fasist, bu cikarci, yagmaci, ezen, yok eden, yanci, baskici,iskenceci, gerici düzen devam ettigi sürece düzeni sorgulayan, halkini seven ve fasizme karsi gelen katledilecek.

Düzen kendini de yutana kadar korkarim degismeyecek.

Kutluyorum asil, nadir yüregini abim.
ASIKLUZUMSUZ
ASIKLUZUMSUZ, @asikluzumsuz
15.10.2008 12:52:39
Yüreğine sağlık

Selam ve dua ile
halidun
halidun, @halidun
15.10.2008 12:29:39

Dostum birilerinin çıkıp özür dilemesi
çok güzel ve gidenin yerine gelmiyor fakat
baştaki nin takip ve bir şeylerin deyişmesi demektir
duyarlığın için teşekkürler.
selamlar...............
kehya
kehya, @kehya
15.10.2008 12:04:00
İnsanlık dışı işkenceleriniz bir gün
Düşüncesinde olduğunuz faşizm tarafından size de uygulanacaktır...

Ne de çok şey var söylenecek.
Bakanın özür dilemesi ne değiştirecek.
Dilerim yeni raporlar düzenlenmemiş olsun.
Yeterki ayakta bir kurum kalsın
Ezilen halkına karşı güven verecek.

Yürekten tebrik eder, sevgiler saygılar sunarım.
Necla Kezban Turan
Necla Kezban Turan, @kezbanturan
15.10.2008 11:51:13
Toprağın bol,
Mekanın cennet olsun...

....... geçecek diye umuyorum, değişeceğiz günün birinde. güzeldi şiiriniz, tebriklerimle.
nene hatun
nene hatun, @nenehatun
15.10.2008 11:48:00
Haksızlığa ve zulme hayır!
İnsana insanca ve hakettiği,
gibi muamele....

Duyarlı yürekler !
kaleminiz varolsun.
selam ve saygılarımla.
bluecould
bluecould, @bluecould
15.10.2008 11:46:25
Sen ölmedin Engin,
Tıpkı Denizlerin, Hüseyinlerin, Yusufların
Ve Erdal Erenlerin ölmediği gibi
Bu ülke Bağımsızlık uğruna verdiğin mücadeleyi
Bir gün anlayacak
Ve seninle gurur duyacaklar,
Tıpkı benim duyduğum gibi
Toprağın bol,
Mekanın cennet olsun...



Tebrikler....o duyarlı yüreğinizi yürekten kutladım dost, inanın gözlerime toz kaçtı...neler yazmak isterdim oysa...maviler yüreğinize, yarın inatla umut olsun hepimize...sevgimle ...
Erdal İrfan
Erdal İrfan, @erdalirfan
15.10.2008 11:43:30
Bu ülkede hiç eksik olmayan olaylardan birisi. ve duyarlı yüreğinizi sevgiyle selamlıyorum sevgili kazım doğah.
Dinci faşismin baskıları, yıldırma politikaları devam ediyor. En kısa zamanda halkın farketmesi dileğiyle...
aşiyan052
aşiyan052, @asiyan052
15.10.2008 11:30:47
Sn Doğan BY.Diz<elerinize ne söylenebilinir ki....Hep yaşanan ve üstü kapatılan bu insanlık dışı vahşetin ifadesi,yorumla olabilirmi.....kaleminizle düşünceleri rahatsız eden bu konuyu gündeme getirdiğiniz için sizi kutluyorum.....saygıyla...
aşiyan052
aşiyan052, @asiyan052
15.10.2008 11:30:44
Sn Doğan BY.Diz<elerinize ne söylenebilinir ki....Hep yaşanan ve üstü kapatılan bu insanlık dışı vahşetin ifadesi,yorumla olabilirmi.....kaleminizle düşünceleri rahatsız eden bu konuyu gündeme getirdiğiniz için sizi kutluyorum.....saygıyla...
cemil
cemil, @cemil
15.10.2008 11:11:03
Bir dergi satışı yapıyor diye tutuklanıp da öldü kardeşim gelip alın demek ne kadar acı değil mi. Biz bu olayları daha önceleri de yaşadık ve halen yaşamaya devam ediyoruz. Bu sefer hayret edilecek bir şekilde sorumlu ağızdan samimiyetine ne kadar güvenilir bilemiyorum ama bir özür lafı duyabildik. Bir de olayın faili olma olasılığı olan 19 kişinin açığa alınması. İlk de olsa demokrasi açısından sevindirici mi sizce. Bence hayır. Önemli olan o olayın hiç yaşanmamasıdır. İşte asıl demokrasi de o dur. Şimdi çıkıp üzgün edaları ile dolaşmak timsah gözyaşlarından başka birşey değildir. Bir de oy avcılığı amaçlı partizan bir yaklaşım. Bu konuda daha çok şeyler yazmak mümkün tabi. Sevgili şairim harika dile getirmiş. Emeğine, kalemine ve insani bakış açısına sahip yüreğine sağlık.
Siz hep yazın emi. Selamlarımla.
HALİLİM
HALİLİM, @halilim
15.10.2008 11:06:44
DİNİ, DİLİ,IRKI,SİYASİ GÖRÜŞÜ NE OLURSA OLSUN İNSAN OLDUĞU İÇİN YAPILAN ÇOK YANLIŞ DİLE GETİRDİĞİN İÇİN TEBRİKLER
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL