1
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
361
Okunma

Sessizlik çöktü yine buralara bilir misin
Göçmen kuşların sesi de kesildi
Bahçemdeki iğde ağacına konan kelebekler ömrünü tüketti
Hazan yaprakları sardı etrafımı
İniltiler içinde boğulmaktayım
Bir ben kaldım yalnızlığımla buralarda
Ay güzlüm...
İçtiğim çayın tadı kalmadı
Lezzet alamıyorum hiç bir şeyden
Sen olsaydın yanımda mavi güller açardı yüzümde
On üç ekim pazarı göz yaşlarıma mahkum
Uzaklara, çok uzaklara bakarken düşler içinde kıvranırım
Nasıl bir kaderse bu anlayamadım
Masmavi gökyüzü altında kapkara bir gün yaşıyorum
Öyle derin bir sessizlik çöktü ki içime
Karşı dağlara bir ’’of’’ çeksem
Yankılanır mı ki kulaklarında
Duyar mısın acı çığlıklarımı can parem?
Öğle ezanı okurken açtım ellerimi Gök Tengri’me
Bildiğim tüm duaları okudum
Talihin kapıları açılsın
Özleminle yanıp tutuştuğum sevdana ulaşabilsem
Geleceğim de bir yol bulabilsem
Yollar kapalı, önümde dağlar sıralı, nehirler azgın
Bir umut ışığı görebilsem
Kara bulutları dağıtabilsem
Nice susuz çölleri aşıp geleceğim de...
Şehre ineceğim birazdan efkarımla
Çarşı, pazar dolaşacağım
Sokak sokak izlerinin peşine düşeceğim
Olur ya; göçmen kuşlar gibi dönmüşsündür buralara
Cennet kokuların saçılmıştır caddelere
Yeter ki bir göreyim seni
El aleme bakmadan öyle bir sarılacağım ki sana
Sırılsıklam öpeceğim, koklayacağım saçlarından
Yeter artık, bitsin kahru perişanlığım
Yorgun düştüm hasretine bunca yılların ardından
Düş kollarıma ay yüzlüm, mühür gözlüm...
Zafer Direniş
...
5.0
100% (6)