3
Yorum
49
Beğeni
0,0
Puan
543
Okunma
Hayal, hak ve hakikat...
için..için ki,
içimde bin çığlık...
geceyi sıkıca örtünmüş bir ruhun
cansız, limansız bedenine takıldı bakışlarım...
bakışlarındaki o akıntısız boşlukta
elemdi gözleri,
gözleri ki gölgesi, hayata bir bakış atıp,
acısını yüreğime bıraktı
acının rengini gördüm,
gördüm mateminin izlerini
öyle bir sus mühürlemiş ki dudaklarına
duvaklı bir duanın gölgesinde,
ölüm kokan acılarını kurutuyordu sessizliği
işte o vakit,
adımlarım düğümlenen bir yol oldu
yutkunamadığım boğazımın falezlerinde
ve her soluk alışım ya da alamayışım
derin mi derin bir ihanet olmuştu,
keskinliğine çentiksiz nefesimde
sorgulamamak mümkün mü.. değil,
değil elbet bu hayatın acımasızlığını
sonu, başına yamanmış kötü bir oyun
varken yok olmak evet vardı ama yoktu
o bulvara yaslanmış duvar, o köşe başı,
o sessiz hıçkırık tenimden ruhumu çekti
sayısız yol ve gölge geçtim yalan yok..
kalbimi her defasında o köşede buldum
sonra buruşturup dünyayı dedim ki,
"ey dünya, kamburunda ölüler ağlar,
ateşinde kimsesizler yaralarını dağlar"
dedi ki ...
"kamburumun üstünde tepişen filler var
hiçliğin arzusunda yaşayan dev cüceler
vicdanı yoksunluk olan harlı ateşler yanar"
o bakışta kestim o an göğünün iplerini
işte tam da o an dedim ki "eyy tanrı
al vicdanımı yoksa gelirim yanına her an"....
~°~
~°~
~°~