1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
499
Okunma
Vay arkadaş, oy arkadaş, oy…
Dedem Korkut öleli kaç güneş doğdu battı
Kaç yaşındayım ben
Köroğlu sürgün göreli
Dadaloğlu kılıçtan geçireli
Yakılalı Madımak
Vay arkadaş vay...
Kaç yaşındayım ben
Kaygusuz’un bir kazı vardı kaynamıyordu
Kazak Abdal, “Ormanda büyüyen adam azgını”na kızıyordu
Mevlana kaçıyordu yobazlardan, kendi yolunu çiziyordu
Yunus, deli gibi aşkı arıyordu
Vay arkadaş, vay…
Aşık Veysel, “Uzun ince bir yolu” tarif ediyordu
Ben Dertli gibi dert çekiyordum geceler boyu
Bir gece Mançurya’da avlıyordum geyikleri
Diğer gün Demir Kapı’da uyanıyordum
Ne buz diyarı kaldı ne çöl diyarı
Hazar Denizi’ne dökülen ırmaklarda atımı suluyordum
Belki de Anadolu’yu yağmalıyordum yavaş yavaş
Umut ekiyordum korku biçiyordum
Kızıldeniz falan ikiye ayrılmamıştı daha
Çin Seddine ilk taş bile konulmamıştı
Kuyruklu bir yıldız düşüyordu Tanrı Dağı’na
Demir yüklü…
Demiri erittim sonra
Yani belki…
Vay arkadaş, kaç yaşındayım ben
Nuh’un hikâyesini ben uydurmuştum
Diyar diyar üfledim tozunu
İsa’yı da çarmıha ben gerdim
Koç oldum gökten indim belki de İbrahim’e
Musa’ya On Emri ben yazdırdım
Muhammed’in ben yıkadım kalbini
Lakin onlar başka bir tür gibiydi, biraz vahşi..
Yani belki..
Biraz da yahşi..
Vay arkadaş, vay… Kaç yaşındayım ben
Mete Han benim otağımda büyüdü
Cengiz ile birleştiyordum boyları
Timur’un ben sarmıştım topal bacağını
Yavuz’a var git sefer eyle dedim
Daha da önce
Atila’ya hayaller gördüren bendim
Yani belki
Roma’yı yıkan ben
Mısır’a taht kuran da
İstanbul’u sardım büyüttüm bir zaman
Ankara’nın on binler yıl evvel tapu kaydını vermiştim Atatürk’e
Vay arkadaş vay…
Kaç yaşındayım ben, kaç…
Bir müddet bunaldım
Aslı’nın dizine koydum başımı
Safiye’nin saçlarını okşadım
Beatris’in ellerini tuttum
Sevilay’ın gözlerinde uyandım sonra
Deli miyim ne
Kaç yaşındayım ben, vay arkadaş vay..
Yaylaklarda kaldım uzun süre
Köyler kurdum milletime ulusuma insanıma
Çok kan döktüm çok da yara sardım
Ne kurt kaçabildi okumdan ne aslan ne tavşan
Kekliklerle ötüştüm bir zaman
Ebabilleri pişirdim çoban ateşinde
Nice çam devirdim meşe kestim
Köknar kökledim ahlat törpüledim
Vay arkadaş, kaç yaşındayım ben, kaç…
Kaç bayrak sancak devirdim
Kaç bayrak sancak değiştirdim
Saymadım saymam da
Yıldızlar oldu dostlarım
Rüzgârlar oldu yoldaşım candaşım
Derin göllerde serinledim
Koyaklara sakladım sırlarımı
Canım sıkkın olduğu zamanlarda
Kayalara resim yaptım
Hikâyeler kazıdım koca taşlara
Oraya seslendim buraya seslendim
Okşadım bir zaman da Tuna boyunda Selvi Ağaçlarının yapraklarını
Aladağlara ben verdim ismini
Karalık Dağları, Torosları, Kaçkarları, Kafkasları avlak eyledim
Duruldum Akdeniz Kıyılarında
Yâd edildim daim bir su başında
Dut ağacından saz yaptım
Ceviz ağacından sandık
Kızılcıkla kekikle sardım yaralarımı
Gönül yarasını bir türlü dindiremedim arkadaş..
Vay arkadaş, vay..
Kaç yaşındayım ben, kaç…
5.0
100% (2)