4
Yorum
40
Beğeni
0,0
Puan
489
Okunma
saat 03:42
üşüdüğümden midir ne, kapıyorum gözlerimi...
şemsiyesiz bir yağmurun huzuruyum, huzurundayım
adımları sırıtan bir postalın ayak iziyim, gizindeyim
çıkardığım rüzgardan mıdır ne, ironi bir şaşkınlıkta
dolaşıyor bağcıklarım, karıncalaşıyor yalnızlıklarım
bana sorun, sorun bana meydanları, yolları, yoldaşları
sorun demişken, genzimi yakan musonlaşmış külden
soruları olamayan cevaplar üfürüyorum kimilerine
kimine de cevapsız sorular, sorgular biriktiriyorum
olsun diyorum, ‘olsun’ ların dahilinde el yordamıyla
üşüdüğümden midir ne, kapıyorum, dedim ya gözlerimi...
görmediğim bir çemberden nasıl geçebilirim ki diyorum
en çok ta ellerime bakıyorum, tırnaklarım düşmüş mü ne
üşüme hissi sarıyor avuçlarımı, hissettiğim gördüğümdür
ya da kör bir düğüm(mü)dür dünyaya dair hissettiklerim
saat, neredeyse kıvrılası bir yalnızlık ne kadar da sessiz, lekesiz
tam da askıladığım zamanı kalemime satır, satır giydirdiğim an
dedim ya şemsiyesiz bir yağmurun huzuruyum, huzurundayım
arttırsa da nabzını yağmur, kısıkça nefes alsa da sokak lambaları
devrimleniyor ıslığında, ıslağında titremiyor, üşümüyor karanlık
her rengin dili vardır, vardır yağmurun elleri olduğu gibi
hatta her rengin aksanı olduğuna bile yemin edebilirim
sonrasında yağmur kısınca altını mis kokar toprağın nefesi
buram, buram hissettikçe nefessiz bile anlatabilirim size de
o nefesin ki kokusuna düşer göğümkuşağının mistik alfabesi
batsa da batımına gün, yorgunluğunu hapsetse de geceye
adanmışlık vardır kendine sadece ve dese de sevdiklerim
safsın.. saftır ve saydamdır yağmurun rengi, yoktur elleri
dedim ya üşüdüğümden midir ne, kapıyorum gözlerimi
adım ne bilmiyorum, saatte neyse ne.. desem de nereliyim
belli ki göreceliyim, gördüğüme inanırım, göremesem de...
~°~
~°~
~°~