1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
366
Okunma

bir defasında Çıkrıklıkuyuda
beni bekler buldum Ayşeduduyu
emmimin hanımı yengem,
onun Habpa halası yanında
beraber tırmandık ovadan
Dereyurda doğru
Habba yengem eşşekte binili..
önde..
bizden yarım dönüm kadar ilerde
bir yaz günü yayan
keseden.. köye
o ve ben, yan yana, baş başa
elim-eline değmedi
aklıma da gelmedi
vallahi billahi
bilmem o istermiydi
.
göz-göze de gelmedik
ömrümüz boyunca
bakamadık yanıbaşımızdakine
tek kelime konuşmadık..
bakışlarımız yerde
el-ele tutuşmadık,
bakışmadık bi kere
gözgöze gelemedik
bir kere bile
Ayşedudum ile
Ayşedudum
.
yaprak içinde üç kardeş karadut uzattı..
sadece birisi; ergin bile değil de;
hafif kızıl çalığı
biri gömgöğüdü
diğeri hafif, uçuk pembemsi
herhalde tek bulduğu erginidi
karadut lekeli değildi elleri..
“bi tene buldum
erinmedim, çıkdım,
zor etişdim gopardım” dedi
gözleri sevinçli
Ayşedudum..
.
ben Karaçalıdan gelesiye çok beklemişler
Akbükden “sıva toprağı” elemişler
belli ki Köyönünden geçerken
Gaziri mezarlığındaki
Sülünün Murat’ın değirmenden
beridir elinde,
sıcağın gözünde
karadut yaprağı içinde
“üsdüne sıçırarsa yaprağıynan silersin” dedi
halası bindi, eşekleri sürdü, beklemedi
ardısıra yürüdük kurbanlık kuzular gibi
kurbanlık körpe kuzum..
Ayşedudum,
.
5.0
100% (3)