9
Yorum
40
Beğeni
0,0
Puan
565
Okunma
Acının göbeğini kesiyor ellerim
yeni acılar doğurmak için geceye
zehir zıkkım izmarit artığı dünya
keşmekeşliğine kırıntılar bırakıyor yüreğim
bağ bahçe bekleme bozguna uğramış düşlerimden
hırçın bir atın tekmesi gibi asidir zül karney
tüm yırtıcılığını teşhir etmiştir mevsim
beyaza çalıp siyahı sunuyor gözlerin
leşimsi bir koridor gölgenden çıkan her renk
yanağındaki çukura düşüyor infilak etmiş yarınlar
sahi kaldı mı bir dudak payı güzellik yarına
neyse sormadım say sende yakmadın farz et
Müsaade et...
kırılmış dünyanın tozunu almalıyım
istilaya uğramış şehrin küllerini toplamalıyım
dökülen mevsimleri zamanına dikmeliyim
müsaade et kırılmış sus kalbi iyileştirmeliyim
Vakit dar...
sarmalıyım hayıflanan zamanı
zaman ki acımasız aldığını geri vermemeye yeminli
surların dibinde neştere can veriyor birileri
birileri yitirmiş benliğini
şaşkınım bir insan nasıl vahşete gülebilir
kıçı kırık dünyaya kafa tutan bir çift göz
tünüyor gecenin minaresine
afili yalnızlığını almış yüreğine
bir dileğim var diyor semadaki ayın yüzüne
sen diyor sen beni unuttun sen
düşme artık geceme vurma lal kesiği yüreğime
çek gözlerime perdeni görünme yüzüme
Düşmek...
az ilerde bir düşüş yaşanacak
yaşanmış mı dercesine
düşmek mi dediniz ağır
burhamlı sesi
siz ki yüksekten düşenler şanslısınız
hiç yerdeyken düştünüz mü evet evet yerdeyken
siz hiç yerdeyken boğuldunuz mu gözyaşınızda
ah siz bir kere ölüp bin dert yanan siz
yaşarken bin kere öldünüz mü
ben hep yerdeydim zirve nedir bilmez ayaklarım
denedim vallahi billahi denedim
denedim de daha doğrulamadan ah sizler üstüme üşüştünüz
basamak bildiğiniz bendim
beni ezip mutluluğa koştunuz
gülümsüyor acısını bastırıp sinesine bir çift söz...