1
Yorum
10
Beğeni
0,0
Puan
564
Okunma
zamanın durduğu
insandan uzak
rüzgarın salladığı boş bir salıncak
kuş cıvıltılarına çocuk seslerinin karıştığı
terliyken kana kana su içilen
ama şimdilerde kurumuş,
bir şişe şarap parasına satılmış pirinç musluk yerinde
kör tapalı çeşme..
artık nabzı atmıyor şehrin
yıllarca fabrika bacalarından zehir soluyup
mavinin griye döndüğü
ve grinin elli tonundan yağan asitle
musibet yeşerten
çıkmaz sokaklarla damarları tıkanan
hani son nefesi vermeden evvel
zift tüten bacasına
filtre takılan
ama ne yazık ki çok geç kalınan bu şehir
bu viran
başı boş gövdelerin yürüdüğü şu kaldırımlar
ölesiye n’isyan
şimdi sen
yüksek yüksek tepelere kurulan o süngürt taşlı evde
elleri kınalı bir özlemin ateşini söndür
yansın baba ocağın
annenin elleri kurusun
topacı sonsuza
son defa döndür..