0
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
435
Okunma

Öyle bitkinim ki Ne sen sor ne ben söyleyim
Yaşlı pir nasılsa ben öyleyim
Hüzün Sevinç bir oldu nasıl söyleyim
Akıl hastaları nasılsa öyleyim
En olmadık zaman da
uyku yener giderim
En derin derelere
fütursuzca inerim
Mazi silik anılar soluk
ne bileyim
Yüksekten yuvarlanan
taş nasılsa öyle yim
Hani demiş ya Nebiyyi zişan savm
Bir taş yuvarlanmaya başladı
70 yılda indi yerine
Ben biraz sert çakıldım zemine
Yaradaki ok nasılsa öyle yim
Gerçi hissetmiyorum geçmişime üzüleyim
Önümü görmüyorum ki geleceğime sevineyim
Kurşun isabet etmiş kafa gibi başım ağır ağrılı
Kum çuvalları nasılsa öyleyim
En olmadık zamanda yatakta
Beklenmedik anda ayakta
Yorgun yolcuyum son durakta
Gurbete gidenler nasılsa öyleyim
Yolun başlangıcı böyle başlamamıştı
Aşklar sevdalar hevesler vardı
Türküler en içli en hazin en acıklı şekli ile çalardı
Onlar ne güzel şarkılardı.. şimdi Tatsız
Şimdi çöller nasılsa öyleyim
Sessiz sarp serap derin.
Kim çaldı.. gençliğimi geri verin
Mamasını düşürmüş çocuklar nasılsa öyleyim
Halim tarife sığmaz ki söyleyim
Bitkin yorgun derin sessiz hissiz
Hey..siz...kimsiniz çabuk söyleyin
Sabrım yok çocuklar nasılsa öyleyim
Sadece Darülaceze kokusu geliyor burnuma yanıksı...
Adak kurbanları nasılsa öyleyim
Bitkinlik tarif edilemez ki söyleyim
Merhamete en muhtaç anlarımdayım
Kimsenin umurunda değilsem Allah’ım layım
Teslim olmuş esirler nasılsa öyleyim
Mendilim kaybolmuş bulamıyorum
Yanağımdaki Damlacıkları sileyim
Anası ölmüş yetimler Nasılsa öyleyim
Anlatılmaz ki nasıl söyleyeyim
Hazin zamanları vardır kimi zaman insanın
Kıymeti tarif edilemez O anın
Bazen hüzne alışmış insanlar onu özler ihtiyaç hissederler
O hüzün içindeyken
Nasıl geçtiğini bilmezler zamanın
*
Mustafa çoban...
18:46..
20 aralık salı sulu ova
5.0
100% (5)