0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
853
Okunma
Çocukluğum
Uzaklarda kalan sonsuz hasretim
gökkuşağında kaymak istediğim yılarım
Çocukluğum
mezarını bilmediğim babam
Hayallerime attığım ilk imzam
Dar sokaklardan eve döndüğüm yuvam
Kanadına sığındığım anam
Bahçemdeki menekşelerin kokusu bulur beni bazen
Üstüne birkaç çiğ damlası düşmüş
Takvim yapraklarına bırakılmış yalnızlıklarım gelir aklıma
Zamanın aldığı uykusuzluklarımda
Önce umutlarım terk etti
sonra yaşayamadığım çocukluğum
Yüklenince acılar küçük omuzlarıma
uyudum
Uyanınca aklımda kalan sevgiye olan kocaman susuzluk
Yalnızlık nasılda korku verirdi içime
Kendimle konuşur,yastıklara dayardım burnumu
dost diye
Zincire vurulmuştu sanki hayallerim
siz hiç gülerken ağladınızmı
Ben de çocuktum bir zamanlar
tahta dan oyuncak atlarım vardı
Karlar yağardı kızağımın üstüne
Yüreğimdeki tek yük okul çantasıydı
Kocamandı evde bekleyen anam
Sıcacıktı topraktan babam
Kırmızı burunlu kardan dostlarım vardı
Bir ağlamaya gör
Kardan dostlarımda ağlardı
Oda erirdi benle birlikte
Tahtadan kılıçlarım vardı
Bir sallamaya gör
Kazanırdı bütün savaşları
Derken bir gün büyüdüm
Tahtadan oyuncaklarım yandı
Kardan dostlarım terk etti gitti
O güzel günler yağlı boya resimlerde kaldı
Çocukluğum
Gizlenmiş umutlarımın kaderimde ardım sıra gelip
Gölgemi takip eden yıllarım
Bir bahar yeniden açar diye içime sakladığım yıllarım
Kokun çok uzaklardan gelir
Yüreğimi terk eder acılar bazen
Hep geç kalınmış umutlar saklıdır çantalarımızda
Hayat bize küsmüştü
Biz hayata
Yıldızlar azalmıştır
Ahşap kapılardan girerdik sevdiklerimize
Nefes nefese kışların çığlıklarını kovalardık
Güneşli günlerde gökkuşağının altına girelim diye
Gitme
Hayat ırmağım gitmez bu şehirden
Gitme
Hayat mahallesinde yalnız kalırım gitme
Sevdayla saklambaç oynarım
gitme
sevinçlerimle salıncak oynarım
gitme
annemden öğrendim gözyaşlarından ev yapmasını
kalbime ilk imzayı atmayı
kömür sobalarından geleceğe köprü kurmayı
çocukluğum gitme
yüzemez ki balıklarım sen olmazsan geleceğe
bölünürüm damla damla
gitme
emanet ederken yetimliğimi sana
solarken yıllar damarlarımda her basamakta
bıçak gibi keserken her nefes alışımda kaybettiğim sevdiklerimin yüzü içimi
gitme
ezilmiş çocukluğum dizilmişken vagonlara Ard arda
yüreğimde kelepçelerle giderken bıçak sırtı kaderime
gitme
çember çevirirken sevinçlerimi
ilk diktiğim ağaç büyürken kalbimde
ilk aşklarımın parmak izi dururken avlu duvarlarında
gitme
hayat bisikletimi çeviremem gitme
Ne misketlerim kaldı senden bana
Nede kayarken düşüp kanayan yaramı öpücüklerle saran
Babam
Bir annem kaldı
Oda seninle döküldü
Beyazladı saçları hayatının
Bir dev geçti dört yüreğin omzunda
Ne kadarda kolay adımladılar yolları
Birkaç toprak birkaç dua
Atıverdiler çocukluğumu bir çukura
Şimdi eski bir odun sobasındaki çaydanlıkta
Demleniyorsun çocukluğum
Yalınayak koşturuyorsun
Zamanın dönülmezine
Ayakların üşüyor
Sanki geri gelecek gibi öpücükleri
Ayağını kanatıyorsun