27
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
2302
Okunma

saatler on ikiyi vurduğunda
takvimin sararmış ilk düşen yaprağı gibiydi
sonbaharın yüzüme vuruşu …Leyla
tel tel dökülüyordu
kehribar saçlarım
inkârın keskin nefes verişlerinde
yalan değildi yaşanmışlık
yaşadım
yer gök şahit
…ve bir de Allah biliyordu… Leyla
salkım saçak düşlerim gibiydi
gamzelerimden süzülüşü yaşanmışlığın
nasıl inkâr ederim
say ki ben öldüm
say ki ağlayanım yok yarınlarımda
yalan değildi an’lara sığdırılan hatıralar
nasıl yok sayarım… Leyla
...
anladım ki
gitmek vaktiydi
bakışlarının yurdundan
dünden topladım bizli günleri ömrüme
sıkışmış iki mevsim arasında
adı güz olan
adı sızı olan gün de
yılları taşıyarak omuzlarımda
yürüdüm hep yitik sevdalara...
baharlar neden kısa sürüyor...neden güz sessizliğinde boğuluyor...hiç bilemedim...gölgemi düşürdüğüm yüzüm hiç gülmedi biliyor musun Leyla...