0
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
594
Okunma
//
.
.
.
büyüdükçe günahlarıma çocukluğuma kendimi anlatamamaktan, ateşlere her düştüğümde gölgelerimin bile beni terk eylemesine tanık olmaktan, kendini de alıp giden aşklarımın kalanı yalanı olmaktan ve düştüğüm her kuyudan bir değil bin yusuf daha çıkmaktan yoruldum...
var mıdır ki,
çocuk olup da masala kanmayan
var mıdır,
rengine uçurtma olup da rüzgara aldanmayan
göçebe bulutlara yüklenirken yağmurun bereketli gözleri
var mıdır,
kuraklığında gökkuşağına kanmayan
aysız bir geceden, cılız bir dereden yakamoz yolmayan
yoruldum be yar…
bir eksikken varlığın gün doğmadan yokluğuma bin fazla doğmaktan, kokusu lâl med-cezir akşamlarımda sahillerine vurmaktan,
bacasız evimin yoksul duvarlarına tırnaklarımla adını kazımaktan ve yakası açık bağrımın sol yanında bize bir
dünya kuramamaktan yoruldum
bakışlarında kuytu
kokunda yankı olmuşken yalnızlık
güneşi yüklesen sırtına
gelsen gölgelesen ısırgan tenimi
ya da
ay omzuma düşmeden, yıldızlar cilveleşmeden
taksan güneşi koluna gelsen
gelsen yıkasan sabahımın çamurunu, kirini
yoruldum be hayat…
bağıma üzüm, mahzenime şarap olup kederimi yudumlamaktan, yüreği hüzün segah akşamlarıma fasıl
olamamaktan, eski bir aynada eksik bir bakış olmaktan ve insan olup ta insanlığıma yanmaktan yoruldum artık
istersen
bir de sen anlat
senden dinleyelim ey hayat
demi mi az şekeri bol olur sohbetinin bilemem ama
bakalım bağdaş kurabilecek mi inancım inançsızlığımın üzerine
istersen
hiç yorma kendini
biliyorum ki sende yoruldun be hayat…
.
.
.
//
ilhanaşıcı
5.0
100% (13)