0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
536
Okunma

Gitsin desem de gitmiyor
Bitsin desem de bitmiyor
O geceki güzelliği
Anlatmaya söz yetmiyor
Nerede o güzel atlar
Çayır çimen kırda otlar
Yüzünde gonca gül toplar
Anlatmaya söz yetmiyor
O ilk gençlik ilk heyecan
Kâlbimde aşk, şevk ile can
Gözlerinde kahve fincan
Anlatmaya söz yetmiyor
Ay güzelim belin ince
Gül goncası dalın ince
Yüzüne dalıp gidince
Anlatmaya söz yetmiyor
*
Yüzünde ay gecede gül
İsmindeki hecede gül
Sende Nisan, bende Eylül
Anlatmaya söz yetmiyor
Aşkla gönül yol yorgunu
Yüzün gonca gül sürgünü
Yaşanan en güzel günü
Anlatmaya söz yetmiyor
Güzel Atlar Ülkesinde
Ateşle dans gecesinde
Kâlp yanardağ zirvesinde
Anlatmaya söz yetmiyor
Aşk ile tutuldum güle
Kül savruldum yelden yele
Dokun Aktaş telden tele
Anlatmaya söz yetmiyor
Şaban AKTAŞ
21.04.2022 - 13.23
Görsel: Şaban AKTAŞ
GÖZLER AŞKIN SÜZGECİDİR
Gözler aşkın süzgecidir
Süzülür kirpikler kaşlar
Buram buram buğul buğul
Süzülür imbikten yaşlar
Sımsıcak bir çay bardağı
Hasretine say bardağı
Kaynar kâlbin yanardağı
Lâv lâv olur y/akar âşklar
Anla biricik sevgilim
Kızarmış ekmek bir dilim
Çay süzgeci, ne bileyim
Göz göze gelmeye başlar
Gözlerin zeytin tanesi
İçinde gönül hanesi
"Aşkların en şahanesi"
Göz üstünde kalem kaşlar
Şaban AKTAŞ
20.04.2020
KALBİNİ SEV!
Toprağa atılan tohum
Günden güne boyatıyor
Gelince gün dönüp geri
Toprağına yan yatıyor
Kara toprak yeşil yaprak
Güneş, su ve yelde hayat
Her nefeste kâlp atarak
Kan veriyor can katıyor
Ömür boyunca çilesi
Kâlpler hayatın kölesi
Çalış habire ölesi
Dur duraksız can atıyor
Kalbini sev iyi kolla
Hiddetlenip zorla yorma
Dikenler üstünde durma
Acı içten kanatıyor
Kadir kıymet bilmeyene
Yüzü kâlpten gülmeyene
Gidip geri gelmeyene
Paşa gönül can atıyor
Dalıp boş hayâle düşe
Kurban olur bir gülüşe
Boşalan kadehle şişe
Boşuna zaman yakıyor
Her âşığın kâlpten sözü
Yâr gözünden alır közü
Güneşe dayanır özü
Akşam olup gün batıyor
Aşık Aktaş aldı sazı
Vurdu tele düştü sözü
Bir tek saza geçti nazı
Gül kâlbini kanatıyor
Şaban AKTAŞ
20.04.2021 - 12.25
TAŞLAMA
Katar katar kervan İpek Yolu’nda
O günden bu güne kaç yüzyıl geçti
Altın saat zincir köstek koynunda
Hanımlar beyler ne güzeller seçti?!
Eşyanın değeri nedretten gelir
İnsanın değeri fazilettendir
Her insanın canı teni ettendir
Bir deri bir kemik ne canlar geçti?!
Bu ne ayak uyak ne tür sıkıntı
Can simidi de yok büyük çöküntü
Enkaz altında bir hır gür gürültü
Politik/acı/dan canlar ne çekti?!
İnsan ol da sakın aşma haddini
Doğru değil miydi öğren şu dini
Mora Eflak Buğdan ile Budin’i
Ölçtüm tarttım biçtim, ele ne geçti?!
Gerçeği görmeyen emmiler mi var
Tuzu kuru çayı demliler mi var
Altın elmas yüklü gemiler mi var
Korsanlık dünyadan fezaya geçti!
Can sıkıntısından patlar haldeyim
Yürüyorum akşamüstü yoldayım
Cebim dar olsa da dili baldayım;
Saray sofrasında kim iftar açtı?!
Doymak bilmeyen hırs ne güne kadar
Elden aldığını cebine katar
Ben şuyum ben buyum palavra atar
Kaç paçavra kuru boş sıkı geçti!
Ona göre doğru bir tek ondadır
Gerçeğe bakarsan o en sondadır
Doğru bilim ile aynı yöndedir
Başa ne aymazlar gafiller geçti?!
Bilinen değerler tersine döndü
Bir virüs yüzünden çok ocak söndü
Bilen bilmeyeni toprağa gömdü
Zaman boşa nutuk vaizle geçti!
Yolun ortasında dikildim kaldım
Biraz soluklandım çokça daraldım
Ele bir kâğıtla bir kalem aldım
Aktaş’ın taşları başına geçti!
Şaban AKTAŞ
20.04.2021 - 20.05
5.0
100% (1)