17
Yorum
29
Beğeni
5,0
Puan
1102
Okunma

Hikâye olunur ki: Pir Sultan Abdal, idam edileceği darağacına doğru yürümeye başlar. Hızır Paşa emir verir: “Herkes Pir Sultan’ı taşlasın, taş atmayanın boynu uçurulacak, bilsin.” Uğruna mücadele ettiği halk, Pir Sultan’ı taşlamaya başlar. Taşlar Pir Sultan’a kadar gelmekte, ama ona değmeden yere düşmektedir. Pir’in musahibi (can yolda- şı) Ali Baba, taş atmasa da can korkusundan Pir’e bir gül atar. Gül, Pir’e değer ve yaralar. Al kanlar akar Pir’in bedeninden. Can dostunun bu hareketinden incinen Pir’in dudaklarından şu nefes dökülür:
Şu kanlı zalımın ettiği işler,
Garip bülbül gibi zaralar beni.
Yağmur gibi yağar başıma taşlar,
İlle de dostun bir fiskesi yaralar beni.
Dar günümde dost düşmanım belli oldu.
Bir derdim var idi, şimdi elli oldu.
Ecel fermanı boynuma takıldı.
Gerek asa, gerek vuralar beni.
Pir Sultan Abdal’ım can göğe ağmaz.
Haktan emrolmazsa rahmet yağmaz.
Şu ellerin taşı hiç bana değmez.
İlle dostun bir tek gülü yaralar beni.
Say ki
Yedi yabancıyım bu alemde
kimim kimsem yok
Bir seni tanıyorum bir de içime aşina özlemini
Say ki
idam mahkumuyum kellem kütükte
Celladım baş ucumda bekler tetikte
Say ki
Herkes düşman bana an kollamakta
Bir tek sen sahip çık ne olur
Bir tek sen vurma
Say ki
Bütün dünya geliyor üstüme
Ne gam ne keder
Senin bir gülüşün dünyaya değer
Bil ki
Bir tek acı sözün beni kırar
üzer yok eder hayat yolunda.
Ne demiş ozanların piri sultanı
Sehpaya giderken cellat kolunda
“ille dostun bir tek gülü.....”😔
Devrimî.(çinitaş)28.03.2022.mamak
Güzel yorumuyla şiirime ses olan Değerli Dr. Semra Güvenç Hanımefendiye sonsuz teşekkürlerimle.
5.0
100% (21)