ince ince yağan
nisan yağmurlarında
saçların ıslanırdı
ben kahırlanırdım
üzüm karası
gözlerinden akan yaşlar
karışırken bahar yağmurlarına
sel olup dökülürken dicle nehrine
suları kıskanırdım
sana dokunuyor diye
karlar ateş olup yanarken
mart güneşinde
nevruzlar mışıl mışıl uyurken
karlı dağların döşünde
aşkının mabedi dudaklarında
öpücüklerden sonra bıraktıklarında
bu telaş niye
nereye gidiyorsun
gitme
aybala
yıllar yılı
yüreğime gizlenen aşkın
gizlediklerimizde söyleyemediklerimizden
aşk mezarlığına dönen yüreğim
firar ederdi kalbim
özgürlüğe susamış mahkum gibi
aşkına susardı
susma
aybala
sardunyalar çıceklenmiş yabangülleri arasında
aniden bastırır nisan yağmurları
telli duvaklı arguvanlar
ardından gelen yıldırımlar gibi sevdan
beni vuruyor
vurma
aybala
gözlerini kaçırma benden
rüyalarıma giriyorsun
ışık ışık parlıyorsun
rüzgar gibi gidiyorsun
ay gökyüzüne küsmüş
küsme
aybala
saatler sen gidince durur
gölgeli ay gibi yüzün
bıraktığın yerde nur gibi durur
dalgalı deniz gibi
öfkeli sel gibi
gidiyorsun
gitme
aybala
buzlar sularda üşüyor
dağlarda ateş yanıyor
kalbim volkan gibi kaynıyor
gitme
yamaçlarda akan sel gibi
havada esen yel gibi
gidiyorsun el gibi
gitme
öfkeli sel gibi
dalgalı deniz gibi
fırtınada rüzgar gibi
gidiyorsun
gitme
,dalgalı deniz gibi
öfkeli sel gibi
gitme
NİSAN 2022 Aliş Gülden