3
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
529
Okunma
Bahar kokulu mart sonları alaca güneşli
yaşabenili kar kış sonu özlemi çekilen gün
hükümet caddesi yokuşunu tırmanıyorum
yokuşun orta yerinde bir elinde bastonu
karşıya geçmek isteyen bir pürü fani
görünce beni durdu bir şey diyesi oldu
diyemedi yutkundu asasına yaslandı
ben de
durdum bakışıyoruz ’bir şey mi ’ dedim
bir bana bir yola bir kendine baktı baktı
’ yürü dedi yiğidim yürü bir zamnlar
bu yokuşu doru kısraklar gibi tırmanır
yarış atları gibi bir nefeste alırr idik
görüyorsun şimdilerde elde asası musanın
bel eğilmiş yay ağız kuru çarık dişler dökük
kimi şehit kimi gazi damaklar gedik medik
paçaya aşağı kendiliğinden akar durur sidik
o zamanlar düz sandığım bu yollar şimdiler
merdivenlerden merdivenler idrisdağı’ndan dik’
gülümsediğimi ve saate baktığımı görünce
derince bir iç çekti ’ iyisin dedim iysin ’
’ İyiyim şükür iyiyim de nişanlıyım dedi nişanlı
gelin olacakmışım gelin her gece gelip kapıma
dayanıyor düğüncülerim ’ ne demek istediğini
anladım ağlamaklı oldum gözlerim yaşardı
o da beni anladı bastonunu yaslandı el salladı
’ yürü dedi yiğidim hadı yürü bir zamanlar ben de
bu yokuşu doru kısrak gibi bir nefeste alır idim’
Mustafa
1996 / Elmadağ (İlçe)
Beden mi ruhu taşır ruh mu yoksa bedeni..
Geçmişine imrenir gözlemlerler gideni.
O çağlarda yaşarken soluklanmaz kimisi.
Vücudu harap eder batar gider gemisi.. ................ neneh
5.0
100% (4)