Umutla dönüyordum bir sonbahar sabahı sana
Ama sen yoktun ya karanlık çöktü o gün dünyama
Sen yoktun ya olmasın hiç bir kimseler kimsecikler
Sen yoktun alnıma sıkılan kuşun dur gülücükler

Sen yoktun ya son baharın hüznü çöktü yüreğime
Gel daha fazla bekletme gel kan damlar yüreğime
Gel ki geride kalsın o sinsi zifir karanlıklar
Gel ki güneş yeniden doğsun bitsin şu yalnızlıklar

Sen yoktun ya; sandım acılar gizli mevsimlerinde
Sen yoktun ya; beden firarda ruh kendi aleminde
Ümitle beklediğim nice cemreler geldi geçti
Sen yosun; hasret yağlı kuşun yüreği deldi geçti

Gel artık Yusuf yüzlü yiğit yolda kalmasın gözler
Gel ki bitsin yüreğimize çöreklenen özlemler
Yeter beklediğimiz, dinsin yüreklerin sancısı
Sağ ve salim dönmendir seni bekleyenin arzusu

Dargınım yokluğuna sahte göz yaşı dökenlere
Kırgınım zatına uydurma elbise biçenlere
Küskünüm kim olursa olsun neyi nasıl bilmeyen
Hak katında davacıyım dost emmi dayı diyenden

Gel yiğidim bekletme yeter artık sevdiklerini
Gel söyletme daha fazla ayrılık türkülerini
Yıkılacak beton duvarlar yürek volkanlarından
Kurtulacak bütün maznunlar zulüm zindanlarından

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx


Sorumlu değilse eğer bir baş iki ayaktan
Neden hala ’’akıllıyım’’ diyorsun ki be adam

Kapını çaldığında bir gün kılıksız birisi
Ayakların dolaşır ve gelmez olur gerisi

Tepe taklak düşmesen de düşer başın aşağı
Atı çalan Üsküdar’ı geçer baştan aşağı

Hey gidi ahmak yapılı fil beden küçük akıl
Karıncanın ardına düş bence sana en makul

Her sefer başka sefer rotası yolu başka
Din iman ticareti hitabet dili başka.

Hey gidi ahmak adam bırak ahmaklığı da
Boş teneke misali hayır yoktur tangırdayanda