10
Yorum
23
Beğeni
0,0
Puan
493
Okunma
Kırım’ın Bahçesaray’da doğmuştur
Cehaleti ilim ile boğmuştur
Onu bulanın yüreği soğmuştur
Eren biri Hicabi Abdülbaki
Şeyh Mustafa’nın halifesi olur
Seven yarini ölse yine bulur
Amasya’ya gelir burda durulur
Helal teri Hicabi Abdülbaki
Ebussuud Muhammed dede soyu
Dede Cengiz torunlarından boyu
Faziletli bir zat güzeldir huyu
Hikmet yeri Hicabi Abdülbaki
Ürgüplü Hacı Ahmed’den ders görmüş
Zahir ilimleriyle hayat sürmüş
İslam’ın nuruyla nefsini örmüş
Dinin eri Hicabi Abdülbaki
Emsile’yi tasavvufi diliyle
Tafsilatlı şerh düşürmüş eliyle
Örnek olmuş insanlara gülüyle
Allah yari Hicabi Abdülbaki
Kabri için Ziyere’ye gidilir
Dergahın avlusuna defnedilir
Mübarek ruhuna dua edilir
Ölmez diri Hicabi Abdülbaki
Sadık KARADEMİR
urhal Şeyhi Mustafa Efendi Hazretleri’nin halifelerinden, faziletli bir zat olup, Kırım’ın Bahçesaray şehrinde doğmuştur. Hal tercümesi, âlimler faslında geçen "Dede Cengi" torunlarından olduğu, dedesi Ebussuud Muhammed Efendi’nin, Kefe müftüsü iken kaleme aldığı "İbâhâtü’d-Dühan" risalesinin sonunda yazılıdır. Zahir ilimlerini, Kırım’ın Ruslar tarafından istila tarihi olan 1188 (1774) yılında Amasya’ya hicretinde, Ürgüplü Hacı Ahmed Efendi’den öğrenmiştir. Dede Cengi, Amasya’lı ise de, 10 yıl kadar Kefe müftülüğünde bulunduğundan, hal tercümesini yazdığımız Hicâbî Efendi Hazretleri’nden başka da, Kırım’da torunları vardır. Bir nüshası elde bulunan "el-Ebkirâtü’1-Muhtelife fî Şerh-i Emsileti’l-Muhtelife" adlı eserinde, meşhur "Emsile"yi tasavvuf diliyle tafsilatlı olarak şerhettiği görülmektedir.
Diğer eserleri de şunlardır:
Hediyye-i Hilâl,
İnâs ve isti’nâs,
Bâde-ii Kevser,
Nukut-i Tevhîdiyye,
İkaz-ı Nâim,
Bâde-i Fakr-ı Kına,
Ta’rîfü’l-İnsan.
Hicâbî Abdülbâki Efendi Hazretleri, 1238 (m. 1822) yılında vefat etmiş, Amasya’ya bir saat uzaklıkta, Ziyere isimli bir köyde dergâhının avlusuna defnedilmiştir.