2
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
689
Okunma

Tam da dut mevsimiydi ona rastladığımda
Üstelik İki çeşit dut veren aynı ağaç altında
Çok güzel okumuştu sabah ezanını yine
Köydeki güzel sesli sevilen o genç hoca
Bahçe duvarına dayamıştı sırtını cami duvarı da
Bir gün önce gitmiştim tanışmaya
Elimde gülsuyu kolonyasıyla
Bir kaç parça çamaşır yıkayıp asmıştım
isli tandırın üstüne bağladığım iplere
Bahçeyi sulamış dutun altına attığım masaya
Getirmiştim demli çayımı ve birkaç da kahvaltılık
Karşılıklı iki sandalye koydum kızımla bana
Az sonra uyanıp bir şeyler atıştırıp
Gidecekti Adada ki tezgahının başına
Çayımın ikinci yudumunda kalbim durmuştu sanki
Kızımın oturması gereken iskemlede
Bambaşka bir genç kız oturuyordu karşımda
Yaprak yeşili gözlerini dakikalarca ayırmadı gözlerimden
Bin bir anlam taşıyan bu bakışlara vuruldum delicesine ben
Gelmesini istedim benimle
Gelmedi gelemedi
Ailesi arkadaşları ve doğup büyüdüğü köyünden
Ayrılabilmesi olası değildi....
5.0
100% (5)