1
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
510
Okunma
Şimdi şöyle kar beyaz dağlarda üşümek vardı
Tir tir titremek vardı içinden gelerek, doya doya
Anlatmak vardı şu hayatın en dip noktasını
Gidenlere bir selam göndermek lazımdı yürekten
Vefasızlara damardan bir şarkı armağan etmek vardı
Kar tanelerinin altında tahta bir masada oturmak
Oturmak ve düşünmek, düşündükçe kahretmek
Sahte dostluklara canı yürekten bir sitem etmek vardı
Bir kış akşamında sobanın ışığında bakarak tavana
Kendime gelsem bin bir umutla baksam yarınlarıma
Akıl firarda, yürek başka yürekte dört duvar mahpusta
Dört duvar içinden çıkıp da uzanmak vardı mutluluğa
Bir deniz kenarında olmak vardı şimdi maviye aşık
Bir meltem kokusunu içine çekmek ve huzur bulmak
Rüzgarın salladığı şemsiyenin kumaşı olmak vardı
Gölgesinde uyumak ve kızgın kumundan ateş almak
Ben vedaları sevmem vedalar da beni sevmesin
Vedalardan uzak bir ülkede olmak vardı şimdi değil mi?
O ülkenin ilk insanı olmak vardı herkesten uzak
Ayrılıkların bilinmediği bir hayat sürmek vardı
Hayallerdir umutları kovalayan ya da umutlar hayalleri
Belki bir gün yolumuz güzel günlere çıkar nereden belli
Bir yol buluruz şansımız varsa, sevgiden yana olan
Şimdi o yolun toprağında yalın ayak yürümek vardı
Sitem ettikçe edesim geliyor zalim yıllara nedeni belli
Şimdi o yılları geriye sarmak vardı bir kaset misali
Şans, kader, talih böyle diye geriye çekilmek neden
Şimdi kaderi tertemiz yazmak vardı sil baştan yeniden
Sil baştan yeniden
Sil baştan.
BÜLENT ÖNGE
26.08.2021
MUĞLA
5.0
100% (3)