"Tasarruf yap hey" dediler, yediler;
Katın olsun "KEY" dediler, yediler,
"İLKSAN’lısın şey" dediler, yediler;
Yeter Kanun, şu yarayı kaşıma,
"Çelik" miğfer ağır geldi başıma!

Ne diyelim, doğrular dizelerde yer bulmuş. Ama ne faydası olmuş. Sağlıcakla kalın

Kanunun bu tarz yazılmış ikinci şiirini okudum.

Kanun taşlama yaparken nasıl olsa başında çelik miğfer var diye her yana sallıyor.

Kanuna ne demeli dedilerinin çoğu doğru yere atılmış taşlardan oluşmuş.

Ama bu kanun bazı mısralarında taşı hızlı atmaktan kontrolü kaybetmiş olmalı bazan şiirin genel ahenğini bozan farklı ahenk uygulamalırına geçiyor.

Aklıma gele oralarda atılan taşların cibiiyetinin farklı olmasıdır.

İki yıldır aynı takım elbise;
Yokluğun yankısı karışır sese;
Verilirken doktora ve polise;
Muallim olunca geldim hışıma,
"Çelik" miğfer ağır geldi başıma...

Maaşın yarısı kiraya gider,
Elektrik ve su, çeyreği eder,
Şayet bir de yardım etmezse peder,
Hamallıkla kavuşurum aşıma,
"Çelik" miğfer ağır geldi başıma!

Ayakkabım eski, kıravat soluk,
Akandan ziyade boşalan oluk!
Ne sıcak diyorum, ne de çok soğuk,
Talebe gülüyor kıt maaşıma,
"Çelik" miğfer ağır geldi başıma!

"Eğitim yardımı" ayna ve tarak;
Nazır alay eder bize bakarak,
İlave-i tedrisatı yontarak,
Göz mü dikti bilmem, üç kuruşuma;
"Çelik" miğfer ağır geldi başıma!

"Tasarruf yap hey" dediler, yediler;
Katın olsun "KEY" dediler, yediler,
"İLKSAN’lısın şey" dediler, yediler;
Yeter Kanun, şu yarayı kaşıma,
"Çelik" miğfer ağır geldi başıma!

derdimiz aynı ben de muallimim....imama ve polise kepçeyle...öğretmene çay kaşığıyla...
yürekten kutlarım efendim....güzel taşlamaydı...taşlar inşallah yerine ulaşır...
selam ve hürmetler...

Tasarruf yap hey" dediler, yediler;
Katın olsun "KEY" dediler, yediler,
"İLKSAN’lısın şey" dediler, yediler;
Yeter Kanun, şu yarayı kaşıma,
"Çelik" miğfer ağır geldi başıma!
Eeee öyle işte.