0
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
710
Okunma

Zor olanı zorla yaşadım
Kadir kıymet bilmeyenin elinde
Bir kula pul eylendim
Sırat köprüsü dardır geçilmez dendi
Oysa ben
Bir soysuzun elinde
Dar ağacında yağlı urgana sarıldım
Minnet etmediğim zalimin elinde
Ahi ahvali zay eyledim
Kimine nimet kimine zillet
Kimine hikmet kimine zehir zemberek
Kim vurduya gitti bütün umutlar
Bir naçar ağacın dalında
Gülü bülbül eyleyen ahuzarim
Kimsesizler dergahında
Hak tan gelene razı kıldı bu başım
Kimine dergah kimine haram kılındı
Bu Deli derviş hırkası
Kimi haklandi kimi paklandi
Her dilin hükmü verilir her iki cihanda
Sen yeterki dillenen dilin dile gelsin
Sahittir yer gök katında zöhreyi yıldız
Sen sanarsin ki çoban yıldızınin ayı ışığı
Kimine hakikat sırrıdır kimine cehennem yangıni
Bir batıl olanda hasıl olur gorduklerine
Yer gök divanda dara durur sual edilene
Sen şimdi ne beklersin bu alemde
Bilmez misin şahittir yaptıklarına
Yerin altı göğün üstü
Solun sağından medet umsa ne fayda
Gönül gözün dergahsiz olduktan sonra
Devsir o şer bakan bir cif ala gözü
Ezelin ebedin senden ah çeker
Bir hal bilmezin derdi yüzünden
Gidene kalana can kurban etti bu ömür
Sıra sanada gelecek ey vafasiz kudret
Kudret narinin badesindeki zillet
Sen az soluklan virane hanem
Günün sonunda
Gün ağarırken tan yeli
Estirir altı rüzgarını
Ne bağ kalır ne bostan
Sen sanarsin haznendekiler çoğalır
Bir gün parlayan günün ışığında
Sönü verir Ocak zadenin ışığı
Ayaklar altında al aşağı olur arın namusun
Tellalin dili lal gözü görmez
Sen heybendeki günahlar çıkara dur
Ey haramzade
Günde mum ışığı taksan ne fayda
Dirheminle topladigin bohcan
Bir lokmaya bölüşür başındaki arzail
Kime kaç dirhem düşer bilinmez
Payıma sen kaldın
Bide secdendeki yalancı gölgen
Şimdi arsizligina zemheri kışın ayazı değdi
Sen gül oyna
Şafak tan yelinde parıldar
Zamansız estirfigin fırtına
Zamana meydan okur bendeki kanadı kırık ahuzar
Sirada sukutun şükrü var
Senden evvel senden ileri
Sırada başroldeki figüran
Golgendeki karanlığa nöbet tutar
Karanlıkların adamı kara çarşafa kafa tutar
Kan kırmızısı kansızlığın
Bir yudum sarapin efkarinda
Yok olup un ufak olmaya mahkum bedenin
Ruhuna teslim olamayan surettini
Ardında bıraktıkları canını almaya gelir
Bir nefeslik canın uğruna
Binbir acıya mahkum bırakır nefsin
Sefil olan bu ömür
Sefaletinde bogacaktir
Bir imansizin elinde
Ecel iki yakana yapışıp
El değmeden soluksuz bırakacak
KAHRİ BELAN.. son nefesinde