0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
448
Okunma
Gözleri yeşil çöl sarısı yüzünün içindeki vaha gibi
Bakışları hep kaçamak ve yere dönük
Buğday sarısı saçları omuzlarından aşağı su saflığında şelale
Yol yorgunu çatlak dudakları
İçine gömdüğü sırrını vermemek üzere tutuşup kapanmış
Ama çıtlattığı titrek elleri
Ve yeşil gözlerinin ardına sakladığı
Umutsuz karanlık bakışlar sırrını ele vermekte
Sanki bütün sesler onda toplanıyormuş gibi
Her seste tedirgin
Her seste gözlerinin mevsimi değişir
Kardeş olmuş tedirginliği kendisine
Her adımda koşar intihar yürekli bedeni
Henüz on beşinde çocukluğuna el uzatıyor
Bir gülüş beliriverirken güleç yüzünde
Sonra yine bedenine yüklenmiş ağır yükle
Gözleri kapkara kesilmekte
Ve sonbahar sarısı yüzünde sert bakışlar
Bu bedeni on beşinden otuz beşine taşımakta
Çocuksu sesinde duygular karmaşası
Karanlık zamanların yaveri gibi
Gündüzlerden aydınlıklardan bihaber
Yakınını uzağa taşımış gözleri hep uzakta
Atılan her taş, sıkılan her kurşun sallanan her bıçak
Gelip bedenini bulacakmış gibi
tedirgin ve ölüme yakın hissediyor kendini
26-03-2008
5.0
100% (2)