2
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
602
Okunma
kuşlar az ötede uçsun
kervan da geçmesin
etrafı çitle çevrili iki dönüm arazimde denizle bakışıp
batan gemileri kurtaracağız
tahtaları nemden şişmiş barakanın rüzgar eliyle gıcırdarken kapısı
on sekiz kiloluk yağ tenekesiyle kaplı çatıdan leğene
şıp şıp diye damlarken yağmur
hani aklımı kaçırıp işkence ederken
kalple ödensin diye fidye
her gece ol masada
ayda bir içip
ayla bir olurken pervasız
yani mehtap sararıp
soyunurken gözümde
yakamozla dalgalanan o çarşaf gibi denizde
fay hattı kırılacak sabrın söz
veririm vermesine de
tatlı bir sızıyla dalıp
çıkarken o derin uykudan
mehtapla olayım derken
hülyadan olmak var ya..