Sana derim Sultan Süleyman sana
Milletin sesini duyan mı kaldı
Kimse aldırmaz meşhur fermanına
Gücün olsa baksan uyan mı kaldı

Viyana’ya değil döndük batıya
Neden ABD kalır hep yatıya
Alıştırdık, tünediler çatıya
AB maskesini soyan mı kaldı

Garip kaldık yurdun bağı tanımaz
Nesil gitti ölü-sağı tanımaz
Bulduğunu yiyen yağı tanımaz
Aç arık geziyor doyan mı kaldı

Pencereden güneş vurmaz odaya
Gökdelenler diktik baksan uzaya
Kader deriz başa gelen kazaya
Kuran’ı okuyup yoran mı kaldı

Reis talan etti onca tarlayı
Cariye yaptı bakire anayı
Mevlayı arayan bulur babayı
Kendini yerine koyan mı kaldı

Ak koyunlar kara kuzu doğurdu
Ne uğruna peşkeş çekiyor yurdu
Yükü alan aştı vurguncu vurdu
Millet kervanını soran mı kaldı

Gelip bakma yaraya çekme zahmet
Kırk dereden su getirir hükümet
Şehit ocağında kopar kıyamet
Öksüz yarasını saran mı kaldı

Şeyhi şalvar giymiş uzayda gezer
Mürit ayakta şeyhini düzer
Bunlardan başka daha ne olsun şer
Bunlara sövdükçe iman mı kaldı?

U.Ü.


Dost şairlerden:


Bunların alayı haydut ve hırsız
Utanmaz arlanmaz cümlesi arsız
Kilimin ucundan tutmazlar karsız
Abdestli camiye giren mi kaldı

Gözbağı