//
.
.
.

siz,
evet siz
şekerli mi, şekerli
soğumuş bir çayın ağız tatsızlığında,
soğumuş uykusuz bir sabahın, bir yatağın
soluksuz döngüselliğinde tecavüze uğradınız mı hiç...

/

alın
yazısı,
kerpiçten sıvası,
hatta çoktan modası geçmiş
devrimsiz duvarlar giyeriz hala üzerimize
sokaklar bize, biz adımsallığımızın telaşına yürür dururuz

hani
bazen,
gözlerimize
çığlığında bir martı sürer,
bir damla da deniz düşürürüz ya.. hani,
mavi susar, yosun tutar ya kirpiklerinden uykularımız

hani
bazen,
boy verse de,
bol gelse de cennet
illa ki soyunuruz ya akıl darlığımıza. hani,
aldırış etmeden dirimize soyuluruz ya fukaralığımıza

bazen,
hani bazen de,
kıvamında, kıyamında
mavi besleriz inadına lacivertliğimize
mürekkepliğimizin şiirsel ritüelliğinde.. işte o vakit,
bacasız da olsa yine aşk tüter, tüttürürüz malum döngümüze…

.
.
.
//

ilhanaşıcışubatikibinyirmibir