13
Yorum
43
Beğeni
5,0
Puan
1254
Okunma

kıraç toraklarımın ana erkil’i
Rüveyda duruşlu gönül revanım
baksa huzur denizlerimde deli bir mavi
umuttur belki de senden
usul usul gidenim
asude bir gönül engini
şirazesini bana kör düğüm bağlamış
incecik ruhumun ömür yası
Zühre yıldızımdın bir baksan
belki de dağılırdı ufuklarda
seninle muhacir yalnızlığım
nice öfkenin kederli yalnızlığı
tutmuş benimde iki yakamdan
titretiyor bütün bam telimi
halimi arzdır geçmişi ezel günlerden
dağılan cümlelerin öznesi bu yerden
dokunur sonsuz bir emir
yedi kat arş ötesi...
bu sabahtı rıhtımında dolaştım
delice savruluşlarımla
gönül yaralarım kanadı
bilsen bu yıllarım, hep seni, hep seni aradı
bir kırmızı gül kadar "aşk" kanadı
sorma bana o eski günlerden
bir canım vardı kanatları kırık
şimdi çölündeyim o eski günlerin
hayali serap gibi döndün dünyamda
bir yanım da Fizan, tutsağıyım yine
gel desem de gelinmiyor
aşk bu benden ve senden silinmiyor
uzaklarında çok bekledim seni
turnaların telli kanadında
bir kanat daha taktım
acıların gül yanında
sen söyledin adını
ben dinledim "aşk" diye...
pırıltısı gözlerimi kamaştıran
ay yüzünden gelir gibi
içimdeki bir bana fısılda
yorgun halimin afili düşlerinden
güneyin kahır denizlerinde
defne yüklü kadim zeytin ağacıyım ben;
asi bir gülümseme ile bakma bana
sıcağında bir ömür yandım
yağmurlarınla ıslandım
ve senin tarihine yaslandım
koca çınarların kadar gün gördüm
hepsi de bu kış yaprağımı döktü
bir kader yokuşum
kıyısında sıcak bir Akdeniz
dalgaları beşik bir o yana bir bu yana
bir bilsen beni
gözlerinden başka
aynadaki bir "ben" öptü...
27/01/2021 İskenderun
5.0
100% (27)