17
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1386
Okunma
dudağımın kenarına
bir yarım öpücük kondurmuştunuz
giderken berduş akşamların efkarına
ve yutkun demiştiniz sessizce
isimsiz bir delinin kehaneti olan ayrılığımızı...
bir çingene falında tökezleyen tebessüm
telvesini bırakırken sahte mutluluklar fincanına
düşen bir hayatın trajedisini yazıyordunuz ellerinizle
ve şehir martılara ağlıyordu ...
arnavut kaldırımlardan fışkıran bir yoncanın
çocuk sevincinde doğum sancısı çeken yağmur
sevişirken gözlerinizle
yok sayıyordunuz beşinci mevsimde yırtılan yürekleri...
oysa
ne kadar uysaldı
ve kaç bin yıllık sevdası tütüyordu yıldız sesinde
ve perçemlerindeki son tuzlu sızı da düşük yapmaktaydı şehrin...
biliyormusunuz
çokta uzakta değildi hani
köşe başında
gözleri su içinde çırpınan
bir eşkıya depremdi sadece aşk
göremediniz...