Dur yorulmuşsun,
Gel bir soluk al amca,
Otur şu yemyeşil çimene,
Tanrı babanın halısı bu…
Daya sırtını,
Şu koca taşa yavaşça…
Altın sarısı Çelikhan tütünüdür bu,
Al bir sigara dola,
Sonra devam edersin yola…

Şapkandan, şalvarından,
Dostça tavrından amca,
Anlamıştım sen de Kâhtalısın,
Ben de Kâhtalıyım…
Hem de bu cennet ilçeye,
Kara sevdalıyım…

Yıllardır hasretim amca,
Kokusuna bu toprakların,
Hasretim havasına, suyuna…
Sevinçten, heyecandan,
Yaralı kalbim,
Başladı hızlı hızlı çarpmaya…
Bu çeşmenin başında durdum,
Kâhta kokan suyu ile,
Elimi yüzümü yudum…
Gücümü topluyorum burada,
Sonra Kâhta’ma varacağım,
Mis gibi havasını,
İlaç diye yudum yudum,
Ciğerime alacağım…
Diz çöküp öpeceğim toprağını,
İlk ağacına sarılacağım,
Koklayacağım yaprağını…

Çocukluğum geçti burada amca,
Şu aşağısı Aysadık,
Şu yukarısı Korkuri…
Korkuri’de kaysılar vardı bal gibi,
Hala duruyor mu o ağaçlar,
Dünden bugüne birer anıt gibi?
Karşıdaki masmavi su,
Kâhta çayımızdı amca…
Dayım pirinç ekerdi kıyısında,
Biz de ot ayıklardık günlerce…
Balık tutardık güle oynaya,
Odun toplar tutuştururduk,
Pişirirdik balığı közde…
Bu çeşme, bu çimen,
Bu tarlalar, ağaçlar, kuşlar,
Şu gördüğün her şey,
Maziyi yaşatıyor yeniden…

Yol yorgunuydum amca,
Yorgunluğumu unuttum,
Maziye doğru yol tuttum...
Çocukluğumu yaşıyorum bir daha,
Daha dün gibi…
Yeniden yaşanıyor anılar,
Gördüğün gibi…

Bu yokuş var ya amca,
Binlerce kez tırmandığım bu yokuş,
Çıkılacak yıllardan sonra…
Kâhta’m görünecek Kâhta’m,
Gönlüm başlayacak düğüne…
Tanıdık dostlar,
Caddeler, sokaklar,
Ve ben,
Hasret gidereceğim doya doya…

Kâhta’ya sevdalıyım amca,
Sevdam üstündür,
Ferhat’ın Şirin’e sevdasından…
Daha üstündür sevdam,
Kerem’in Aslı’ya sevdasından…
Al bir sigara daha dola,
Birlikte çıkalım yola…
Kâhta’m görününce titrerse dizim,
Sulanırsa gözüm,
Sakın beni kınama amca…
Kâhta’ya sevdalıyım amca…


BURAM BURAM ÖZLEMSİN KÂHTA’M Kitabımın elden geçirilen şiirlerinden.