"Yüzümde yayını sürekli gidip gelen karıncalaşmıs bir tebessum ile" Antene konmuş güvercinin kanadını sarar gibi de Kedinin baca arkasındaki siperine arkadaş olurken kartalın çığlığı Kiremitlerden bir insan daha boşluğa kanatlanıyor Alın teri buharlaşıp yok olan zihinlerinde gençliğin
Uzaktan bağlantısızların kurduğu sistem ki Naçar kalmışım Kendi fetvasına yeniliyor bütün peygamberler Okurlar bütün kareleri doldursa da Bulmacalardaki eksikliğin kopyala yapıştır modunda Üzeri karalanmış yeni kuşakların feryadı var Halay çekerek imzasıyla süslüyor üzerimizi eskimiş dehalar
Altının çamurla bir tutulduğu bir çağın başlangıcı olmasa da bu Hayalleri ırmaklarda kaybolup giden deryalar Dağ başlarında başka kölelere efendilik kovalattırıyor Destanlar yazılırken ölüyor aslında bütün çocuklar Üzerine de bir güzel masallar örtülüyor
Söyleyin Artık yağmur ile yeşerir mi kurumuş ovalar Ferahlık nedir öğrenemeden kavruluyor ciğerimde Ayakları nasır bağlamış insanlara çare de olamıyor Avuç içine sıkışıp kalmış kocaman bir Tanrı da Greve çıkmış zihinlerimizde
Hırpalanıyor kağıtların ve camekanların karşısında milyarlarca insan Renkli oyunların siyah giysili kahramanları da Açıklama yapıyor Mikailden emanet alınmış sura üfler gibi Taşından görkem yüklü tapınaklar da Geleceğini emiyor umuda tutunmuş son nesillerin
Ve
Bir aydınlık daha boşlukta kanat arıyor Bir imam pamuk tıkarken Bir papaz istavroz çıkarırken Bir güvercin daha konuyor bacalara bağlı antenlerimize Yine bir tebessüm karıncalanıyor yüzlerimizde Kaldırımlarda bir bebek ile annesi yatıyor
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kendimi parçalara ayırıp kıta kıta okudum, kimini gecmisteki karanlık kuyu mezarima gömdüm, tarihe ibret olarak, şimdiye ayırdığım parçalar canımı çok yaktı,yakıyor, geleceğe ümit bıraktım ama kanatlarımı unutmuş melekler. Uçamıyorum.
Şiir indi... İnecek. Vahiy gibi...
Yapmayın dostlar, sizin sorununuz benim yüreğimle mi... O da indi inecek.
Umudu güneş kavuruyor, rüzgar üşütüyor, derya boğuyor, toprak ise dilsiz...
Değerli abim değer katıyorsun her daim, nice kanatlar peşinde, iki kanat bulup kanatlanmak dileğiyle.. ıslık sağlık saygı ve huzur dileklerimle.. eksik olmayın.
Umudu güneş kavuruyor, rüzgar üşütüyor, derya boğuyor, toprak ise dilsiz...
Değerli abim değer katıyorsun her daim, nice kanatlar peşinde, iki kanat bulup kanatlanmak dileğiyle.. ıslık sağlık saygı ve huzur dileklerimle.. eksik olmayın.
“Üzeri karalanmış yeni kuşakların feryadı var Halay çekerek imza bırakıyor eskimiş dehalar üzerimizde“
Ah!!! Şu yeni kuşak söylemi...
şiirlerin geninde dolaşırken şairlerimiz kuşaklar arasında bağın da sürdüğünü, tarihin bölünmez bir bütün halinde aktığını, her yapılanın bir öncekinin devamı olduğunu, bundan sonra gelecekte yapılacakların şimdi yapılanların devamı olacağını, zamanında yeni olanın yarın yerini yeni yenilere bırakıp eski olarak tarihteki yerlerini alacağını, o eski sözcüğünün pek uygun olmadığından şimdiki nesilce de “ tecrübe” li olarak kabul edilerek psikolojik anlamda kendilerini mutlu edeceğeni, su olduğu müddetçe tulumbadan nasıl Kİ 24 saat yedi gün 12 ay ve onlarca BELKİ de asırlarca su çekiliyorsa hayatın da nefes alındığı müddetçe sürdüğünü ve bu süreçte yaşanılanların yaşanıldıkça yeni kazanımlarla beraber kayıplara hatta kişisel erozyonlara sebebiyet verdiğini, o ölüm denilen olayın gerçekleşmesini müteakip her insanın bir şekilde töreni yapılarak iyi kötü güzel çirkin fark etmeksizin hatta anne bebek çocuk; çocuk katili olması BİLE fark etmeksizin bu dünya adına hangi dinden olursa olsun hatta hiç bir dine üye olmasa BİLE benzer işleme tutuldukları ve bunun insan olduğu müddetçe var olacak tanrı-şeytan-melek-cennet-cehennemin de olacağını kullandıkları sözcüklerin tarihsel bağının olmasıyla da belirtmişlerdir son derece özenle seçtikleri sözcüklerle....
Erkan dostum’a katılıyorum. İki farklı kalemin bir şiirde buluşmalarının zorluğunu. Hele ustam gibi sözcüklerin ve düşüncelerin efendisi varken. Zihinlerin sahibi. Burada dengeyi nesildaşım çok iyi sağlamış. Kalemlerin seviyesini eşit tutarak şiire dünyaya bakış açısını kah siyah üzerinden kah siyah içine ustam’a çaktırmadan bıraktığı maviliklerle. Nesildaşım şiirin bazı kavşaklarında okura nefes aldırırken ustam okura sorular sormuş vicdanı çıplak bırakan...
Şiir tarihi red etmek yerine _her ne kadar kuşak farkını ortaya serseler de; yine de alt genlerinde tarihi akışın kesilemeceyeceği ısrarla belirtilmiş.
Çok güzel ve başarılı bir şiir çıkmış ortaya. Hem nesildaşımı hem de ustamı tebrik ediyorum...
yürekleri insanlık, sevgi, kardeşlik, barış ve evrensellik dolu şiir sevdalısı iki şair dostuma saygılar
ersinbaşeğmez tarafından 7/19/2020 10:41:52 AM zamanında düzenlenmiştir.
Farklı düşündüğümüz yerde son söz elbette ustamın. Bir iki ufak temas ettim. Rakamları yazıyla yazmak daha uygun. Son söz sizde.
Hani öylesine denilen benzetmeler yazmışız Çevresi 400 derinliği 10 metrelik çukur Kaç insan cesediyle doldurulabilirse İnsanlığın mirası aşkın ihtiyacı Budur benim gözümde Taç Mahal Tutkunun mermerle dansı İmkan olsa yıkarım avuçlarıma alıp çekici Suç mu Piramit enkazlarında halay çekmeyi istemek Büyük mabet taşlarından binlerce ev yapsam İnsanlar huzur içinde kendi evlerini tavaf etsin diye
Ağlama duvarının sözüm ona dualı taşlarını Köprü inşa etmek için kullansam amca çocukları arasında Harut ile Marut’u bulup büyü yapsam Tanrıya Kul’larına köle olsun diye
Nerede o ihtişamlı İnkalar Aztekler Babilin Asma Bahçeleri Cennetim olsun diye kazılan anıt mezarlar Gökten ışık düşmüş ağacın heykeline uluyan ulu kurtların aşkını Altın Elbiseli Türk Prensinin üzerine giydiren gözyaşları Nerede Çin Seddinin temellerinde inildeyen garip sevgiler İhtişamın gözyaşlarını görmeyen o destansı nehirler Kederleri eşlik etsin diye mi Krallara sunuldu masum çocukların feryadı
Hey Çekirgeyi yutan Peygamber devesini ham yapan Bukelamun dili. 3000 yıldan eski sevdaları Antik kelimelerde arayan aşk şairleri Umudu bıraksam kursağınızda Kabul etsem okuluma belli belirsiz Tanrıyı Ve öğretsem Öyle yapılmaz sultanım Gel bakalım şu formülü bir ters çevirelim desem Yakar mı beni cehenneminde Söyleyin dostlarım.
Hani öylesine denilen benzetmeler yazmışız Çevresi 400 derinliği 10 metrelik çukur Kaç insan cesediyle doldurulabilirse İnsanlığın mirası aşkın ihtiyacı Budur benim gözümde Taç Mahal Tutkunun mermerle dansı İmkan olsa yıkarım avuçlarıma alıp çekici Suç mu Piramit enkazlarında halay çekmeyi istemek Büyük mabet taşlarından binlerce ev yapsam Yaşayanlar için sadece İnsanlar huzur içinde kendi evlerini tavaf etsin diye
Ağlama duvarının sözüm ona dualı taşlarını Köprü inşa etmek için kullansam amca çocukları arasında Harut ile Marut’u bulup büyü yapsam Tanrıya Kul’larına köle olsun diye
Nerede o ihtişamlı İnkalar Aztekler Babilin Asma Bahçeleri Cennetim olsun diye kazılan anıt mezarlar Gökten ışık düşmüş ağacın heykeline uluyan ulu kurtların aşkını Altın Elbiseli Türk Prensinin üzerine giydiren gözyaşları Nerede Çin Seddinin temellerinde inildeyen garip sevgiler İhtişamın gözyaşlarını görmeyen o destansı nehirler Kederleri eşlik etsin diye mi Krallara sunuldu masum çocukların feryadı
Hey Çekirgeyi yutan Peygamber devesini ham yapan Bukelamun dili. 3000 yıldan daha eski aşkları Antik kelimelerde arayan aşk şairleri Umudu bıraksam kursağınızda Kabul etsem okuluma belli belirsiz Tanrıyı Ve öğretsem Öyle yapılmaz sultanım Gel bakalım şu formülü bir ters çevirelim desem Yakar mı beni cehenneminde Söyleyin dostlarım.
Çevresi dört yüz derinliği on metrelik çukur Kaç insan cesedi doldurulabilirse İnsanlığın mirası aşkın ihtiyacı budur benim gözümde taç mahal İmkan olsa yıkarım avuçlarıma alıp çekici elime Suç mu piramit enkazlarında halay çekmeği istemek Büyük mabet taşlarından binlerce ev yaparım İnsanlar huzur içinde kendi evlerini tavaf etsin diye Hani öylesine denilen benzetmeler yazmışız Bu da onlardan biri olsa
Ağlama duvarının sözüm ona dualı taşlarını Köprü inşa ederim amca çocukları arasında Harut ile Marut’u bulup büyü yaparım tanrıya kul’larına köle olsun diye
Nerede o ihtişamlı İnkalar Aztekler Babilin Asma Bahçeleri cennetim olsun diye kazılan anıt mezarlar gökten ışık düşmüş ağacın heykeline uluyan ulu kurtların aşkını Altın Elbiseli Türk Prensinin üzerine giydiren gözyaşları ihtişamın gözyaşlarını görmeyen o destansı nehirler Nerede Kederleri eşlik etsin diye mi Krallara sunulan masum çocukların feryadı
Antik kelimelerde altından aşk arayan şairler Umudunu bıraksam kursağında Kabul etsem okuluma var olmayan tanrıyı Ve öğretsem Öyle yapılmaz sultanım Gel bakalım şu formülü bir ters çevirelim desem Yakar mı beni cehenneminde hadi fısıldayın dostlar... korkuyu darağacına asarak
Ustam; ufak düzeltmeler yaparak yolluyorum. Halen düzelmesi gereken yerler var. Yollarsan bir el daha atarım....
Hani öylesine denilen benzetmeler yazmışız Bu da onlardan biri olsa Çevresi dört yüz derinliği on metrelik bir çukur Kaç insan cesedi doldurulabilirse İnsanlığın mirası dediğimiz aşkın ihtiyacı budur benim gözümde taç mahal İmkan olsa yıkarım alıp çekici elime Suç mu piramit enkazlarında halay çekmeği istemek Büyük mabet taşlarından binlerce insana ev yaparım insanlık huzur içinde kendi evlerini tavaf etsin diye
Ağlama duvarının sözüm ona dualı taşlarını Köprü yapmak için kullanırım amca çocukları arasında Harut ile Marut’u bulup büyü yaparım tanrıya insanlara kul köle olsun diye
Nerede o ihtişamlı İnkalar Aztekler Babilin Asma Bahçeleri öte dünyada cennetim olsun diye kazılan anıt mezarlar Çinde gökten ışık düşmüş ağacın heykeline uluyan ulu kurtların aşkını Altın Elbiseli Türk Prensinin üzerine giydiren gözyaşları ihtişamın gözyaşlarını görmeyen o destansı nehirler Nerede Kederleri eşlik etsin diye mi Krallara sunulan masum çocukların feryadı
Antik kelimelerde altından bir aşk arayan şairler Umudunu bıraksam kursağında Kabul etsem okuluma var olmayan tanrıyı Ve öğretsem Öyle yapılmaz sultanım Gel bakalım şu formülü bir ters çevirelim desem Yakar mı beni cehenneminde hadi fısıldayın dostlar... korkuyu darağacına asarak
ve buyurun efendim, bir başka şiirimsi... bir ersin başeğmez imzası ile daha güzel hale gelecektir eminim..29 mısrayı 25 mısra altına çekebilirseniz sevinirim..
Hani öylesine dediğimiz benzetmeler yazmışız Bu da onlardan biri olsun 400 metrelik çevresi ve 10 metre derinliğinde bir çukur Kaç insan cesediyle doldurulabilirse İnsanlığın mirası dediğimiz aşkın ihtiyacı belki de Taç Mahal’in temeli budur benim gözümde.
Elimde olsa alırım çekici elime yıkarım Piramitlerin enkazında halay çekmek istemem suç mu Büyük mabetlerin taşlarından Ne kadar çıkarsa binlerce insana ev yaparım Bütün insanlık huzur içinde kendi evlerini tavaf etsin diye
Ağlama duvarından kalan taşları da Köprü yapmak için kullanırım amca çocukları arasında Harut ile Marut gerçekse eğer onları bulup Tanrıya büyü yaparım insanlara kul köle olsun diye
Nerede o ihtişamlı İnkalar Aztekler Babilin Asma Bahçeleri Nerede öte dünyada cennetim olsun diye kazılan anıt mezarlar Çinde Gökten ışık düşmüş ağacın heykeline uluyan ulu kurtların aşkını Altın Elbiseli Türk Presinin üzerine giydiren gözyaşları nerede Nerede ihtişamın gözyaşlarını görmeyen o destansı nehirler Kederleriyle eşlik etsin diye mi Krallara sunulan masum çocukların feryadı
Antik kelimelerde altından bir aşk arayan şairlerin Umudunu bıraksam kursağında Hiç doğmamış Tanrıyı kabul etsem kendi okuluma Ve öğretsem Öyle yapılmaz sultanım Gel bakalım şu formülü bir ters çevirelim desem Yakar mı beni cehenneminde Söyleyin dostlarım!
Farklı düşündüğümüz yerde son söz elbette ustamın. Bir iki ufak temas ettim. Rakamları yazıyla yazmak daha uygun. Son söz sizde.
Hani öylesine denilen benzetmeler yazmışız Çevresi 400 derinliği 10 metrelik çukur Kaç insan cesediyle doldurulabilirse İnsanlığın mirası aşkın ihtiyacı Budur benim gözümde Taç Mahal Tutkunun mermerle dansı İmkan olsa yıkarım avuçlarıma alıp çekici Suç mu Piramit enkazlarında halay çekmeyi istemek Büyük mabet taşlarından binlerce ev yapsam İnsanlar huzur içinde kendi evlerini tavaf etsin diye
Ağlama duvarının sözüm ona dualı taşlarını Köprü inşa etmek için kullansam amca çocukları arasında Harut ile Marut’u bulup büyü yapsam Tanrıya Kul’larına köle olsun diye
Nerede o ihtişamlı İnkalar Aztekler Babilin Asma Bahçeleri Cennetim olsun diye kazılan anıt mezarlar Gökten ışık düşmüş ağacın heykeline uluyan ulu kurtların aşkını Altın Elbiseli Türk Prensinin üzerine giydiren gözyaşları Nerede Çin Seddinin temellerinde inildeyen garip sevgiler İhtişamın gözyaşlarını görmeyen o destansı nehirler Kederleri eşlik etsin diye mi Krallara sunuldu masum çocukların feryadı
Hey Çekirgeyi yutan Peygamber devesini ham yapan Bukelamun dili. 3000 yıldan eski sevdaları Antik kelimelerde arayan aşk şairleri Umudu bıraksam kursağınızda Kabul etsem okuluma belli belirsiz Tanrıyı Ve öğretsem Öyle yapılmaz sultanım Gel bakalım şu formülü bir ters çevirelim desem Yakar mı beni cehenneminde Söyleyin dostlarım.
Hani öylesine denilen benzetmeler yazmışız Çevresi 400 derinliği 10 metrelik çukur Kaç insan cesediyle doldurulabilirse İnsanlığın mirası aşkın ihtiyacı Budur benim gözümde Taç Mahal Tutkunun mermerle dansı İmkan olsa yıkarım avuçlarıma alıp çekici Suç mu Piramit enkazlarında halay çekmeyi istemek Büyük mabet taşlarından binlerce ev yapsam Yaşayanlar için sadece İnsanlar huzur içinde kendi evlerini tavaf etsin diye
Ağlama duvarının sözüm ona dualı taşlarını Köprü inşa etmek için kullansam amca çocukları arasında Harut ile Marut’u bulup büyü yapsam Tanrıya Kul’larına köle olsun diye
Nerede o ihtişamlı İnkalar Aztekler Babilin Asma Bahçeleri Cennetim olsun diye kazılan anıt mezarlar Gökten ışık düşmüş ağacın heykeline uluyan ulu kurtların aşkını Altın Elbiseli Türk Prensinin üzerine giydiren gözyaşları Nerede Çin Seddinin temellerinde inildeyen garip sevgiler İhtişamın gözyaşlarını görmeyen o destansı nehirler Kederleri eşlik etsin diye mi Krallara sunuldu masum çocukların feryadı
Hey Çekirgeyi yutan Peygamber devesini ham yapan Bukelamun dili. 3000 yıldan daha eski aşkları Antik kelimelerde arayan aşk şairleri Umudu bıraksam kursağınızda Kabul etsem okuluma belli belirsiz Tanrıyı Ve öğretsem Öyle yapılmaz sultanım Gel bakalım şu formülü bir ters çevirelim desem Yakar mı beni cehenneminde Söyleyin dostlarım.
Çevresi dört yüz derinliği on metrelik çukur Kaç insan cesedi doldurulabilirse İnsanlığın mirası aşkın ihtiyacı budur benim gözümde taç mahal İmkan olsa yıkarım avuçlarıma alıp çekici elime Suç mu piramit enkazlarında halay çekmeği istemek Büyük mabet taşlarından binlerce ev yaparım İnsanlar huzur içinde kendi evlerini tavaf etsin diye Hani öylesine denilen benzetmeler yazmışız Bu da onlardan biri olsa
Ağlama duvarının sözüm ona dualı taşlarını Köprü inşa ederim amca çocukları arasında Harut ile Marut’u bulup büyü yaparım tanrıya kul’larına köle olsun diye
Nerede o ihtişamlı İnkalar Aztekler Babilin Asma Bahçeleri cennetim olsun diye kazılan anıt mezarlar gökten ışık düşmüş ağacın heykeline uluyan ulu kurtların aşkını Altın Elbiseli Türk Prensinin üzerine giydiren gözyaşları ihtişamın gözyaşlarını görmeyen o destansı nehirler Nerede Kederleri eşlik etsin diye mi Krallara sunulan masum çocukların feryadı
Antik kelimelerde altından aşk arayan şairler Umudunu bıraksam kursağında Kabul etsem okuluma var olmayan tanrıyı Ve öğretsem Öyle yapılmaz sultanım Gel bakalım şu formülü bir ters çevirelim desem Yakar mı beni cehenneminde hadi fısıldayın dostlar... korkuyu darağacına asarak
Ustam; ufak düzeltmeler yaparak yolluyorum. Halen düzelmesi gereken yerler var. Yollarsan bir el daha atarım....
Hani öylesine denilen benzetmeler yazmışız Bu da onlardan biri olsa Çevresi dört yüz derinliği on metrelik bir çukur Kaç insan cesedi doldurulabilirse İnsanlığın mirası dediğimiz aşkın ihtiyacı budur benim gözümde taç mahal İmkan olsa yıkarım alıp çekici elime Suç mu piramit enkazlarında halay çekmeği istemek Büyük mabet taşlarından binlerce insana ev yaparım insanlık huzur içinde kendi evlerini tavaf etsin diye
Ağlama duvarının sözüm ona dualı taşlarını Köprü yapmak için kullanırım amca çocukları arasında Harut ile Marut’u bulup büyü yaparım tanrıya insanlara kul köle olsun diye
Nerede o ihtişamlı İnkalar Aztekler Babilin Asma Bahçeleri öte dünyada cennetim olsun diye kazılan anıt mezarlar Çinde gökten ışık düşmüş ağacın heykeline uluyan ulu kurtların aşkını Altın Elbiseli Türk Prensinin üzerine giydiren gözyaşları ihtişamın gözyaşlarını görmeyen o destansı nehirler Nerede Kederleri eşlik etsin diye mi Krallara sunulan masum çocukların feryadı
Antik kelimelerde altından bir aşk arayan şairler Umudunu bıraksam kursağında Kabul etsem okuluma var olmayan tanrıyı Ve öğretsem Öyle yapılmaz sultanım Gel bakalım şu formülü bir ters çevirelim desem Yakar mı beni cehenneminde hadi fısıldayın dostlar... korkuyu darağacına asarak
ve buyurun efendim, bir başka şiirimsi... bir ersin başeğmez imzası ile daha güzel hale gelecektir eminim..29 mısrayı 25 mısra altına çekebilirseniz sevinirim..
Hani öylesine dediğimiz benzetmeler yazmışız Bu da onlardan biri olsun 400 metrelik çevresi ve 10 metre derinliğinde bir çukur Kaç insan cesediyle doldurulabilirse İnsanlığın mirası dediğimiz aşkın ihtiyacı belki de Taç Mahal’in temeli budur benim gözümde.
Elimde olsa alırım çekici elime yıkarım Piramitlerin enkazında halay çekmek istemem suç mu Büyük mabetlerin taşlarından Ne kadar çıkarsa binlerce insana ev yaparım Bütün insanlık huzur içinde kendi evlerini tavaf etsin diye
Ağlama duvarından kalan taşları da Köprü yapmak için kullanırım amca çocukları arasında Harut ile Marut gerçekse eğer onları bulup Tanrıya büyü yaparım insanlara kul köle olsun diye
Nerede o ihtişamlı İnkalar Aztekler Babilin Asma Bahçeleri Nerede öte dünyada cennetim olsun diye kazılan anıt mezarlar Çinde Gökten ışık düşmüş ağacın heykeline uluyan ulu kurtların aşkını Altın Elbiseli Türk Presinin üzerine giydiren gözyaşları nerede Nerede ihtişamın gözyaşlarını görmeyen o destansı nehirler Kederleriyle eşlik etsin diye mi Krallara sunulan masum çocukların feryadı
Antik kelimelerde altından bir aşk arayan şairlerin Umudunu bıraksam kursağında Hiç doğmamış Tanrıyı kabul etsem kendi okuluma Ve öğretsem Öyle yapılmaz sultanım Gel bakalım şu formülü bir ters çevirelim desem Yakar mı beni cehenneminde Söyleyin dostlarım!
Her ne kadar kimin hangi bölümü yazdığı belirtilmemiş, farklı kalemlere sahip iki şair de dizelerinde kullandıkları kelime ve imgeleri yakın tutmuş olsa da ben kimin hangi bölümü yazdığını tahminde zorlanmadım diye düşünüyorum. Amma uzun ve soluksuz bir cümle kurmuşum.
Gerçekten de şiirlerinde bir birinden farklı ifade yöntemi kullanan iki şair de çok uyumlu şiir çıkartmış. Sanırım bu nesildaşlığın verdiği bir denge...
"Yüzümde yayını sürekli gidip gelen karıncalaşmıs bir tebessum ile"Müthiş bir tespit. Aynen böyleyiz hepimiz...
Ki ilk bölüm tamamıyla, günümüzün sıradanlaşan ama içler acısı dengesizliğini anlatıyor keskin bir zeka ile...
Ekrem kardeşim, hemen kendini ele veriyor ikinci bölümde... Bunca zamandır bir çok şiirde anlattıklarını bir kaç dizede birleştirip yine dehasını koymuş şiire...
Ya da tek tek ele almayayım da şunu yazayım; gerçekten de gerçekleri yazan gerçek bir ortak çalışma olmuş.
Her iki şair kardeşimi de kutlarım.
Ve hevesle yenilerini beklediğimi emir ve müsaadelerinize arz ederim.
Yok dostum şiire yorum konusunda daha yolun başındayım ve senin yorumlarını görerek bu şekilde yorum yapmaya özen gösterir oldum. Ayrıca senin yorumlarını gördükçe şuna karar verdim şiiri yorumlamak ayrı bir meziyet. Çok samimiyim.
nesildaşlığımırededipyürekdaşlığıkabuledenustan da uzun yorum yapar mesela ve Serap öğretmenimde ama senin yorumların başka. Öykü olur gibi okuyorum her seferinde...
Serbest olduğu için hata kaldırır ki ben burada hata görmedim inan ki. Gerçi hata var mı diye de bakmıyorum. Okuyup anlamaya bana hitap ediyorsa kendime bir şeyler katmaya çalışıyorum.
Sana göre eksikleri varsa da onları da yoluna koyarsınız ben inanıyorum sizlere...
bundan iyisi can sağlığı abim, başlattıracağız dostlara da ortak yapım şiirleri umarım.
zaten nesildaşımın şiirleri hakkındaki fikirlerim ve görüşlerim belli, eksik olmasın. hece şiirindeki dörtlükler bazında deyişme ve atışmaların serbeste uyarlanması olmasa da bir nevi benim için öyle.. elimizden geldiğince sanki acelemiz var gibi tam demini almadan asarken şiirimsilerimizi de edebiyat adına, meydanda giydiriyoruz mısraları meydanda düzeltiyoruz..
sizlerin bitmeyen sabrı ve kadirşinazlığı ile de umarım daha iyilerini yazarız.
teşekkür ederim. saygı sağlık ve huzur ile daima..
Yok dostum şiire yorum konusunda daha yolun başındayım ve senin yorumlarını görerek bu şekilde yorum yapmaya özen gösterir oldum. Ayrıca senin yorumlarını gördükçe şuna karar verdim şiiri yorumlamak ayrı bir meziyet. Çok samimiyim.
nesildaşlığımırededipyürekdaşlığıkabuledenustan da uzun yorum yapar mesela ve Serap öğretmenimde ama senin yorumların başka. Öykü olur gibi okuyorum her seferinde...
Serbest olduğu için hata kaldırır ki ben burada hata görmedim inan ki. Gerçi hata var mı diye de bakmıyorum. Okuyup anlamaya bana hitap ediyorsa kendime bir şeyler katmaya çalışıyorum.
Sana göre eksikleri varsa da onları da yoluna koyarsınız ben inanıyorum sizlere...
bundan iyisi can sağlığı abim, başlattıracağız dostlara da ortak yapım şiirleri umarım.
zaten nesildaşımın şiirleri hakkındaki fikirlerim ve görüşlerim belli, eksik olmasın. hece şiirindeki dörtlükler bazında deyişme ve atışmaların serbeste uyarlanması olmasa da bir nevi benim için öyle.. elimizden geldiğince sanki acelemiz var gibi tam demini almadan asarken şiirimsilerimizi de edebiyat adına, meydanda giydiriyoruz mısraları meydanda düzeltiyoruz..
sizlerin bitmeyen sabrı ve kadirşinazlığı ile de umarım daha iyilerini yazarız.
teşekkür ederim. saygı sağlık ve huzur ile daima..
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.