selamlar yüreğimden karanlık şehre
sigaramın dumanıyla itfaiye çağırttım bu gece
sen büyük caddelerde hüznünle gezerken
iki kadehe şarap döküp bir köprünün demirlerine bıraktım
dönerken yorgun itfaiyeceler içsinler diye

müzik kutusunda hasret şarkıları biriktirdim bir bir
çıplaktı/// samanyolu izlerken bedenin harman zamanı
bende öyle seyre daldım yüksek ve siyah camlı şehri
soyunuktu gökkubbe yağmurdan sonra ilk öpüşte

sonra gittim uzak çam kokularının peşine düşüpte
kar yağmakta hey tanrım kıyamet gibi bugün bu şehir
sadece sokak canlıları kalmış sokaklarda iki de güvercin
seni düşünürken bir kadeh şarap var şimdi elimde

içinde sen denizanaları geçmekte gece feneri gibi
çıplaklığını karaltında saklamayan toprak ana
beyaz baldırlarıyla iri kalçalarını örtmekten uzak
bıyıklarım buz tutmuş ayaklarım bu gün kozalak
yaktım sobamı cam buğulandı şimdi kopacak kıyamet
ha bu gün ha yarın ha şimdi
korkuluk saydım kendimi
iki kumrudur hedefim avlamak.